Bütün Suç Sevgide!

 

15 Şubat 2018 06:15
Bütün Suç Sevgide!





  Gökkuşağı ne kadar da güzeldi! Baktığı
hangi gözde hayranlık bırakmamış, güzelliğini hangi yüreğe dokundurup eğik başı
yukarı çevirmemiştir ki? 

Ne garip değil mi? Birçok rengi içinde barındıran bu çemberde
değildi asıl marifet. Tek bir renk sandığımız güneşti asıl kaynağı. Sırrı ise
ölçü ve mizandı. Bu renkleri, yan yana geldiğinde bu kadar sevimli kılan bu
sırdı. 

“Bir kaynak ama ayrışmış birçok farklılık. Tıpkı sevgi gibi,”
diye devam etti Hatice Hanım. 

“Sevgi güneştir; gökkuşağı gibi içinde bir sürü duygu
barındıran. Nefret, kin, düşmanlık, haset, şefkat ve merhamet… Hepsi ayrı bir
musluk olur ölçüsüne göre. Bunların hepsi sevgiden akar, kalpte depolanır
yaşamın getirdiklerine göre. 

Kimi nefreti çok depolar, kimi hasedi… Kimi merhamet
musluğunu açar ki; bakanları hayran bıraktırır kendisine. İşte öylesi bir
insanda kin de düşmanlık da güzel durur, yakışır nedense. Ölçülüdür kini de
düşmanlığı da. 

Sevgiye zarar vermesin, diyedir ve bir savunmadır çünkü.
Sevgi duyguların efendisi, diğer duygular da onu korumak için verilen
hizmetkârlar. Maalesef kimimiz ölçüyü kaçırıp kötü duyguların musluğunu
zamanında kapatmayınca, güneşin parlaklığına engel olan bulut misali, pis
sandığımız duygular da sevginin parlaklığını kapatır oluyor. Göremiyor
muhatabı, içteki bu güzelliği. Zehirliyor kendisini ve yetmezmiş gibi
muhataplarını.” 

"Bu durumda zehirleyen kişi ben mi oluyorum yoksa
Mustafa mı?" diye sordu Esma. Gülümsedi Hatice Hanım: 

"İlla bir suçlu mu arayacağız? Madem bir suçlu lazım,
söyleyeyim; bütün suç sevgide!” 

Garip bir şekilde gözlerine baktı Hatice Hanımın. Yine ne
demeye çalışıyor bu, diyerek odaklandı tüm hücreleri ile. 

"Kızım şu oğluna bak. Muhabbetten yoksun, laf duymamak
için eve zor giriyor. Şu kızına bak. Latif yüreğinin duyguları beslenmek
isterken, sevgi açlığında hırçınlık fışkırıyor. Eşine bak. Öğrenemediği sevgi
dilini sana konuşturmadığı için sendeki bütün aileyi kuşatması gereken şefkatin
şekil değiştirmiş haline bak. Sevgisizlik karanlığa benzer. Yani şu an eviniz
karanlık. Sevginin önündeki bulutları çekerseniz, güneşi yani sevginin
huzmelerini göreceksiniz. Yani tüm suç sevgide… Bunu bulman gerek!" 

"Ben mi? İyi de nasıl? Neden Mustafa değil de ben? Ben
böyle olsun diye mi evlendim? Seni dünyanın en mutlu kadını yapacağım, demişti.
Hiç bir şey seni üzemeyecek, demişti. Şu an yabancıdan farkımız kalmadı
nerdeyse." 

"Anlıyorum” dedi Hatice kadın. “Kader gayrete âşıktır,
demişler. Gayrete bir öncü lazım. Dünyada bazen biri diğerine şifa veya diğeri
birinin imtihanıdır. Sevgiye öncülüğe, liyakat bakımından en layık olan
kadındır. Kadın annedir. Bir tavuğun küçücük civcivine dokunan aslanın
aslanlığına bakmadan anneliğidir ona kafa tutturan. Bu sende var kızım.
Mustafa`da yok. Varsın sen ol ne kaybedersin ki? Sen gerçek sevgiyi ortaya
çıkardıktan sonra o da buna hayran kalacaktır." 

“Peki, nerden başlamalı?” diye sordu Esma. Hatice Hanım devam
etti: 

“Önce sevgini terbiye edeceksin. Birçok kişi aşk ile sevgiyi
karıştırır. Aşk sevginin bozulmuş halidir. Sarmaşıktan gelir anlamı. Sarar
sarmalar. Tutkuya dönüşür. Tutku da tutuklar kişiyi kendine. Tutkulu kişi ise
gerçeği görmeden sever. Gözü kararır aşktan. Hem kendine, hem muhatabına acı
çektirir. Böyle sevgiye ‘karasevda’ denmiş. Aşk harcandıkça azalır. Ama sevgi
harcandıkça çoğalandır. 

Sen Mustafa`nın tutsaklığını istiyorsun. Belki o da senin. Bu
da olmayınca hırçınlaşıyorsunuz. Yanlış. Sevgisini isteyeceksin. Sevgi
özgürleştirendir, büyütendir. Kendin olmana olanak açandır, seni doğal olarak
kabul edip sevendir. Sevgi, kendi bütünlüğünü koruyarak bir olmaktır. Sevgi
sömürmeyi engeller. Bastırıp sindirmez. Tüketmez. Siz tüketmişsiniz kızım
birbirinizi… 

Sevgiyi korumak için olan, sevgi kaynaklı bütün diğer
duyguların musluğunu açıp zamanında kapatmadığınız için size nefret ve kin
galebe çalmış. Sevginin dilleri vardır. Kişinin anladığı sevgi dili ne ise onu
kullanacaksın. Belki iki çift övgüde, belki ayak önüne konacak terlikte, belki
çocuğunun yanına oturup sorguya çekmeden sarılmaktadır o sihirli sevgi dili.
Ama her ne yaparsan yap, yumuşak ve tatlı dil; ortak dil olandır bunu unutma!
Resulullah Efendimiz bir hadisinde ‘Kişi ile anladığı dilden konuşun.’
buyurmuştur.” 

İkna olmuş gibiydi Esma. Ne mübarek kadındı bu Hatice Hanım.
Üç ay oluyordu misafir olalı kendisine. Çok şey öğrenmişti ondan. Sevmeyi o
kadar güzel biliyordu ki, bütün ev halkı kısa sürede onun etkisi altına
girmişti. En çok da Esma… Unuttuğu sevmeyi tekrar hatırlamıştı. Öyle ya insan
beyninde ayna nöronlar vardı. Kişi gördüğünü taklit ederdi. Sevgi de öğrenilen
bir şeydi. Esma, Hatice hanımdan; Mustafa, eşi Esma`dan; çocuklar da
annelerinden öğrenmeye başlamışlardı bile... 

Ne muhteşem bir şifa kaynağıydı bu sevgi. Bütün eve sükûnet
inmiş, ev halkı artık birbirlerini özler olmuştu. 

Mustafa çaresizlik içinde halası Hatice`yi aramış, artık
dayanamayıp boşanacağını söylemişti. Hatice Hanım ona “Sen hayallerinle
evlenmişsin Esma ile değil. Hâlbuki çok isteyerek evlendiniz ne oldu size?
Gelip misafiriniz olacağım” demiş ve gelmişti. Tek başına sevgi dolu, yetim
dört çocuk büyütmüş çok şey görüp geçirmişti. Geldiği ilk günden beri şefkat ve
merhameti hepsini eritmişti. Sevgisizlikten bitme noktasına gelen bir aileye yaydığı
enerji ile bir cennet yuvasına çevirmişti. Yine sorunları oluyordu ama onu
artık yönetmeyi öğretmişti Hatice Hanım. Diğer olumsuz duyguların musluğunu
zamanında kapatıyorlardı. Zehirlemeye fırsat vermeden. 

“Nasıl bu kadar güçlü, sabırlı ve sevgi dolu olmayı
beceriyorsun” denildiğinde; 

"Kalbin iradesine sevgi, aklın sevgisine irade
diyebilmek gerek. Allah`tan olmayan sevgi, sevgi kılığına bürünmüş yokluktur.
Kulluğun temelinde sevgi olmalıdır. Sevgi yukarıdan aşağı olmalıdır. Allah
Vedut’tur, Ğafur’dur. Yani sevginin kaynağı Allah’tır. Allah kimi severse onu
affeder; ona Ğafur olur. Bu latif olan sevgidir. İçinde maddiyat barındırmaz. 

Eğer kesbi olursa bu sevgi, aşağıdan yukarıya olur. Yani
menfidir. Maddiyat barındırır içinde. Bu sevgi geçicidir. Nesnesi yok olunca o
da yok olur. Sevgi ekilen ve beslenmesi gereken bir tohumdur. Yukarıdan
besledin mi bu sevgi tükenmez. Mahlûkatın bile tohumu sevgidir. Kişi sevdiğini
affeder. Siz de af edici olun ki; Rabbimiz bu kadar kusurlarımıza rağmen bizi affedip
seviyorsa biz kimiz ki affetmeyelim." Demişti. 

"Ve kalplerin arasını sevgi ile birleştir. Yoksa yeryüzünde
ne varsa, hepsini harcasaydın yine onların kalplerini birleştiremezdin. Allah
onların kalplerini sevgi ile birleştirdi."(Enfal /63) 

“Güzel günler sana gelmez, sen onlara yürüyeceksin! Çok sevin
ve sevilin…”   



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.