Mutluluk ve mutsuzluğun nedenleri

 

05 Temmuz 2014 15:53
Mutluluk ve mutsuzluğun nedenleri




Türkiye'de ailelerin mutlu ve mutsuzluğun nedenleri üzerine yapılan bir araştırmanın sonuçları açıklandı


  Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı, ''Türkiye'de Aile Yapısı Araştırmaları İleri
İstatistik Analizi Araştırması- 2013'' hazırladı.

 İlki
2006'da, ikincisi 2011'de yapılan araştırmalar, Türkiye'deki aile yapısını,
bireylerin aile ortamındaki yaşam biçimlerini ve aile hayatına ilişkin değer
yargılarını tespit etmek amacıyla düzenlendi. Bakanlıkça hazırlanan son
çalışmayla ise bu iki araştırma karşılaştırıldı.

 Bu çalışma
raporuna göre, Türkiye'de hanede yaşayan kişilerin sayısı ortalama 3,6 kişi
olarak belirlendi. Hanehalkı büyüklüğünün en fazla olduğu bölgeler Güneydoğu
Anadolu, Ortadoğu Anadolu ve Kuzeydoğu Anadolu olarak tespit edildi.

 Ülke
genelinde hanelerin yüzde 70'inin çekirdek ailelerden, yüzde 18'inin dağılmış
ailelerden, yüzde 12'sinin ise geniş ailelerden oluştuğu belirlenirken,
Türkiye'de hanelerin yarıya yakınının apartman dairesinde oturduğu ortaya
çıktı.

Rapora göre,
Türkiye'deki hanelerin yüzde 26'sı kiracı, yüzde 61'inde ise oturulan konut
aile fertlerinden birine ait. İkinci konut kullanım oranının en yüksek olduğu
il İstanbul iken, yazlık, köy evi, yayla evi gibi konutlarda yaşayanların oranı
yüzde 20.

Türkiye
genelindeki en yaygın konut büyüklüğü, yüzde 43 ile 2+1 tipi konutlar. Çocuğu
olan ailelerin yarısından fazlası çocuklara özel oda vermiyor. Konutlarda en
yaygın kullanılan zemin, beton iken, bazı illerde konut zemini tercihlerinde
farklılaşmalar görülüyor.

 

Türkiye'de
hanelerin yarısı odun/kömür sobası ile ısınıyor. Bu oran, kırda yüzde 83'e
kadar çıkıyor. Kentteki hanelerde ise doğalgazlı kombi/kat kaloriferi yüzde 31
oranında en yaygın ısınma yöntemi olarak kullanılıyor.

 En çok 18-29
yaş arasında evleniliyor

 Araştırmada
bireylerin ve hanelerin ekonomik durumunu anlamaya yönelik sorular da
yöneltildi. Hanelerin neredeyse tamamında buzdolabı (yüzde 98), çamaşır
makinesi (yüzde 94), cep telefonu (yüzde 91), televizyon (yüzde 89) ve ütü
(yüzde 89) bulunuyor.

 Çöp öğütücüsü
(yüzde 2), çamaşır kurutma makinesi (yüzde 4), ev spor aletleri (yüzde 5) ise
en düşük oranda sahip olunan eşyalar arasında yer alıyor.

Araştırmalara
göre, Türkiye'de evliliklerin büyük çoğunluğu (yüzde 87) 18-29 yaş arasında
gerçekleşiyor. Evlenen bireylerin yüzde 57'sinin ilk evliliklerini 18-24
yaşları arasında yaptığı tespit edildi.

Türkiye'de
aile (yüzde 39) ve komşu, mahalle (yüzde 39) çevresinden tanışarak evlenme
oranı oldukça yüksek. Eğitim seviyesi ve sosyo-ekonomik seviye yükseldikçe
arkadaş̧, iş, okul çevresinden tanışarak evlenenlerin oranı artıyor.

Görücü usulü
evlilik yüzde 51 oranında gerçekleşirken, bu şekilde evlenenlerin yüzde 10'luk
bir kesimi görüşü alınmadan, ailenin kararıyla evlendiriliyor. Bu oranın en
yüksek olduğu bölge ise Doğu Karadeniz.

Evliliklerin
neredeyse tamamında hem resmi hem de imam nikahı yapıldığı tespit edildi.
Sadece resmi ya da sadece imam nikahı ile evlenenlerin oranı Türkiye genelinde
düşük. En yaygın olarak görülen törenler, yüzde 89 ile ''düğün'' ve yüzde 88
ile ''söz kesme/kız isteme.''

Boşanma
nedeni olarak ise ''sorumsuz ve ilgisiz davranma'' gerekçeleri öne çıkıyor.

Araştırmada
detaylı bir şekilde incelenen konulardan biri aile içi ilişkiler. Hanehalkı
üyelerinin yüksek sayılabilecek bir oranda hafta sonlarında (yüzde 80) ve akşam
yemeklerinde (yüzde 81) sık sık bir araya geldikleri görülüyor.

 Hanehalkı
üyelerinin sık sık birlikte yaptıkları faaliyetler incelendiğinde, ilk sırada
birlikte televizyon seyretmek (yüzde 60) geliyor. Aile üyelerinin büyük çoğunluğu
(yüzde 78) birlikte sinemaya/tiyatroya gitmediklerini, yüzde 61'i birlikte
tatile çıkmadıklarını belirtiyor.

Evdeki
işlerin kimler tarafından yapıldığı ile ilgili verilere göre, yemek pişirme,
çamaşır ve bulaşık yıkama, ütü yapma ve dikiş işleri gibi işleri yüksek bir
oranda kadınların yaptığı görülüyor.

 

0-5 yaş
grubunda çocuğu olan hanelerde, gündüz küçük çocuğa bakmaktan annenin sorumlu
olduğu görülüyor. Türkiye genelinde yüzde 4 gibi düşük bir oranda olan anneanne
tarafından bakılan çocuk oranı, dağılmış ailelerde ve en yüksek sosyo-ekonomik
grupta yüzde 15'in üstüne çıkıyor. Türkiye genelinde yüzde 1 olan bakıcı oranı
ise bu toplum kesimlerinde yüzde 10'un üstüne çıkıyor.

Türkiye'de
bakıma muhtaç engelli bulunan hane oranı yüzde 5, bakıma muhtaç hasta oranı ise
yüzde 8 olarak belirlendi.

 Bakıma
muhtaç hasta oranı ise Kuzeydoğu Anadolu'da yüzde 15, Güneydoğu Anadolu yüzde
11 ve Doğu Karadeniz'de yüzde 11 ile en yüksek iken, geniş ailelerde bakıma
muhtaç hasta oranı yüzde 22'ye ulaştı.

Araştırmaya
göre,  aile ile ilgili birçok kararın
alınmasında anne-kadın daha baskın bir role sahip. Ailedeki karar verme süreci
ile ilgili olarak elde edilen verilere göre, yüzde 50 ve üzerinde orandaaile
fertleri beraber karar veriyor.

 Aile
bireyleri eşleriyle ilişkilerinin hemen hemen her konuda iyi olduğunu ifade
ederken, çeşitli sıklıklarda olmak üzere en çok sorun oluşturan konuların ise
''ev'' ve ''çocuklar'' ile ilgili sorumluluklar olduğu belirtildi.

 En az sorun
yaşanan konuların ise ''kumar alışkanlığı'', ''dini görüşlerin farklılığı'',
''cinsellik'' ve ''siyasi görüş'' olduğu görüldü.

Bireyler
arasında anlaşmazlık olduğunda ve bu anlaşmazlık konusu bireylerce konuşularak
çözülemediğinde yüzde 65 oranına erkeğin eşine sesini yükselttiği, yüzde 55
oranında kadının ise daha çok sessiz kalarak tepki gösterdiğini ortaya koydu.

 

Erkeklerin
eşlerine fiziksel şiddet uygulamalarıyla ilgili oran ise yüzde 5 olarak
belirlendi. Sosyo-ekonomik seviye düştükçe eşinden şiddet gören kadınların
oranının da arttığı görülüyor.

 Evli
bireylerin yüzde 62'si eşleriyle önemli bir sorun yaşadığında kimseden yardım
almayı düşünmezken yüzde 23 oranında kişi de bu yardımı aile büyüklerinden
alacağını belirtiyor.

 Doğal yolla
çocuk sahibi olamayanların ilk tercihi ''evlat edinme''

 Türkiye
genelinde en çok iki çocuklu bireylerin (yüzde 35) oranının yüksek olduğu
belirlendi. Bireylerin yüzde 38’i şartları uygun olsa iki çocuk, yüzde 32’si üç
çocuk sahibi olmak istiyor. Yüzde 71’i sahip olunmak istenen çocuğun
cinsiyetine dair bir tercihleri olmadığını belirtiyor.

 Bireylerin
sadece yüzde 0,4'lük kısmı evlat ediniyor. Diğer yandan doğal yöntemle çocuk
sahibi olunmadığında bireylerin evlat edinilebileceğini düşünenlerin oranı
yüzde 83. Bu oranı takiben, ikinci sırada yüzde 78'lik oranla tüp bebek ve
yüzde 77 oranıyla üçüncü sırada koruyucu aile yöntemi geliyor.

 ''Sperm
bankasına veya yumurta bankasına başvurma'' fikrine bireylerin yüzde 16’sı
olumlu bakıyor.

Raporda yer
alan diğer bilgilere göre, anne baba ile çocukları arasında en çok ''harcama ve
tüketim alışkanlığı'', ''arkadaş seçimi'', ''kılık kıyafet tarzı'' konularında
sorun yaşanıyor.

 

Bireylerin
çoğu nikahsız birlikte yaşama ve evlilik dışı çocuk sahibi olmaya olumsuz
bakıyor. Kadınların ücretli bir işte çalışması toplumda genel olarak kabul
görüyor. Bireylerin yüzde 18'i ailelerinin ''çok mutlu'', yüzde 59'u ''mutlu''
olduğunu düşünüyor. Ailelerinin mutsuz olduğunu belirtenlerin oranı ise sadece
yüzde 3.

Bireyler
dini bilgileri en çok aile ve akrabalardan ediniyor. Dinin en belirleyici
olduğu konu eş seçimi iken, en az belirleyici olduğu alan iş seçimi.

 Kişilerin
yüzde 97'si ''başsağlığı'', ''dini bayramlarda bayramlaşma'' amacıyla akraba,
arkadaş ve yakınlarını ziyaret ediyor. En çok ''hasta ziyaretinde'' ve ''bebek
görmeye gittiklerinde'' yakınlara hediye veriliyor. Çalışmayla toplumda
''yılbaşında'' ve ''sevgililer gününde'' ise hediye vermenin henüz
yaygınlaşmadığı görüldü.

 Türkiye
genelinde bireylerin yüzde 41'i kitap ve yüzde 30'u hiç gazete okumuyor. Sinema
ve tiyatroya hiç gitmeyenlerin oranı ise yüzde 70. Bireylerin yüzde 65'i hiç
spor yapmıyor.

 Yüzde 43
oranında birey sigara içerken, yüzde 81'i hiç alkol kullanmadığını ifade
ediyor. Kişiler çoğunlukla tatillerini bulundukları yerde dinlenerek geçiriyor.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.