Hepatit C'de artık tedavi ediliyor

 

26 Mayıs 2014 14:14
Hepatit C'de artık tedavi ediliyor




İnsanların korkulu rüyası olan virüslerden biri durumundaki Hepatit C'nin tedavisinin artık mümkün olduğu bildirildi


  Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (Klimik) Derneği bünyesinde oluşturulan Viral Hepatit Çalışma Grubu (VHÇG) tarafından düzenlenen Ulusal Viral Hepatit Sempozyumu'nun beşincisi Nevşehir'in Ürgüp ilçesine bağlı Ortahisar beldesinde başladı.HEPATİT C'NİN TEDAVİSİ ARTIK MÜMKÜNKocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sıla Akhan, kongrede basın mensuplarının sorularını cevapladı. Hepatit B ve C'de bulaşma yolları aynı olmasına rağmen Hepatit B'de, C'deki kadar başarılı durumda olunmadığını kaydeden Akhan, bunun Hepatit C virüsünün yapısından kaynaklandığını ifade etti. Prof. Dr. Sıla Akhan, hepatit C virüsün infeksiyonunun tedavisinde, hepatit B virüsünden farklı olarak tam kürün söz konusu olabildiğini kaydetti.Bulaşma yollarının aynı gibi görünmekle beraber, hepatit C virüsünün karaciğer hücresine girdiğinde hücre çekirdeğine uğramadığını ifade eden Sıla Akhan, şöyle dedi: "Hepatit B virüsü ise çekirdeğe girer ve bu yüzden virüsü vücuttan tam olarak atmak çok zorlaşır. Hepatit C tedavisinde bu yüzden tam kürden bahsetmek mümkündür. Ama yakın zamana kadar olan tedavi opsiyonları ile sadece tek bir tedavi şekli ile kür elde etmeye çalışılıyordu. Bu şekilde hastaların yaklaşık yarısında tam kür sağlanabiliyordu. Tedavi edilemeyen diğer yarı için bir kez daha aynı tedavinin uygulanması dışında bir seçenek ne yazık ki yoktu. İkinci kez aynı tedaviyi alan hastada da kür olasılığı birinciye göre oldukça düşüktü. Fakat son dönemde ortaya çıkan yeni ilaçlar sayesinde tedavi opsiyonları bir iken, altıya yükselmiştir. Böylelikle hastalarda tam kür yüzde 90'lara ulaşabilmektedir. Tedavi seçenekleri oldukça pahalı olmasının yanı sıra yan etkileri dolayısıyla hem hasta hem de hekim için oldukça zahmetli bir süreçtir. Ancak bütün bu zorluklar aşılırsa tedavi başarısı yüz güldürücü olmaktadır. Bizim ülkemizde henüz Sağlık Uygulama Tebliği'ne girmeyen bir iki ilaç bulunduğu için bahsettiğim altı opsiyon henüz kullanımda değildir. Ama zaman içinde bizim de kullanmamız mümkün olacaktır kanısındayım. Her bir hasta için tedavi maliyeti son derece yüksektir. Hepatit hastaları eğer tanı almışlarsa mutlaka konuyla ilgilenen bir hekimin kontrolüne girmeleri gerekir. Hastalık kronik bir süreç olup, çok iyi yönetilmeye ihtiyaç gösterir. Hastalık tanısı olmayan kişiler ise bu önde tetkiklerini hekimden bizzat talep etmelidir. Çünkü hastalık çok sinsidir ve siroz olana kadar herhangi bir şikayete sebep olmayabilir. Hekim kontrolünde olunduğu zaman hem tedavi edilme şanslarını kullanmaları hem de birtakım komplikasyonlara zamanında müdahale imkanı olabilmektedir. Ama ne yazık ki tedaviyi etkileyen çok sayıda faktör var. Genotip 1, Türkiye'de hakim durumda bulunuyor. Bu çok zor tedavi edilen bir grup. Diğer 6 tip genotipten en zor tedavi edilen Türkiye'de. 2 veya 3 olsaydı tedavi daha kısa sürede ve başarılı oluyordu. Ama Türkiye'de yüzde 90 oranında Genotip 1 bulunuyor. Bu tipte de yeni teknikle tedavilerde başarı yüzde 100'lere ulaştı."KRONİKLEŞEN HEPATİTLER SORUN OLUYORDicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Ayaz ise yaptığı açıklamada, Hepatit'in A, B, C, D, E gibi çeşitleri olduğunu, bu virüslerden iki tanesinin ağız yoluyla bulaştığını kaydetti. Ağız yoluyla bulaşan virüslerin vücutta kalıcı olmadığını, kendiliğinden temizlendiğini, herhangi bir tedaviye ihtiyaç duymadığını anlatan Ayaz, "Ama B, C ve Delta Hepatiti ise bir çok kişi de kendiliğinden iyileşebiliyor. Özellikle B, yetişkinlerde yüzde 95 geçirdikten sonra kendiliğinden iyileşebiliyor. Çocuklar, annede doğum esnasında aldığı zaman kalıcı olabiliyor, kronikleşebiliyor. Mutlaka ilaçla tedavi gerekiyor. B ile birlikte Delta'da bunun üzerine eklenebiliyor. Bu da hastada erken yaşta siroza neden olabiliyor. Hepatit C'de kan ve kan ürünleriyle bulaşabiliyor, bunlar da kronikleşebiliyor. En çok kronikleşen Hepatit B, çocuklarda yüzde 95'e kadar, yetişkinlerde yüzde 5, Hepatit C ise özellikle yetişkinlerde görülüyor ve yüzde 90'un üzerinde kronikleşebiliyor. Bunlarda erken yaşta siroza neden olabiliyor. Bu grubun mutlaka ilaç kullanması gerekiyor. Hepatit B ve Delta'da benzer tedaviler kullanılıyor. C'de ise daha farklı bir tedavi yapılıyor.Hepatit C, hemen hemen bütün bölgelerde birbirine yakın yüzde bir civarında bulunuyor. Ama uyuşturucu kullanan gruplarda, diyalize girenlerde, şekeri olan hastalarda daha fazla görülebiliyor. Hepatit B ve Delta ise Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da daha fazla görülüyor. Hepatit B'nin aşısı var. Gittikçe azalıyor. C'nin ise aşısı olmadığı için yüzde bir oranında bile olsa karaciğer nakline veya siroza yakalanan hasta sayısı daha fazla oluyor." dedi.Sempozyumda, Türkiye'de ve dünyada çeşitli boyutlarıyla sorun olmaya devam eden viral hepatitlerin tedavi deneyimli HCV hastalarının yönetimi konusu uzmanlarca tartışılacak. Tedavisinde sorun yaşanılan HCV olgularının yönetiminde yeni kullanıma giren ve üzerinde çalışılan ajanların yerinin gözden geçirilmesi, bilgi ve deneyimlerin paylaşılması sağlanacak.Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sıla Akhan, Hepatit C'nin, yeni ilaçların kullanıma başlanmasıyla birlikte, kronikleşen diğer virüslere göre daha şanslı bir konumda bulunduğunu söyledi. Hepatit C'de önceki yıllarda ikili tedavi uygulanarak, hastalarda yüzde 50 oranında etki etme imkanı bulduklarını belirten Akhan, "Geçen yıl geliştirilen tedaviyle birlikte yüzde 70'lere kadar çıktı. Avrupa ve Amerika'da onaya giren iki ilaçla da yüzde 90'lara, bazı gruplarda yüzde 100'lere varan başarı ortaya çıkacak. Hepatit C için bunlar önemli haberlerdir." dedi.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.