Muzaffer Kahraman

Sıkıntılar misafirdir, gelir ve gider…

04 Aralık 2020 10:55

Bugün yazıma müsaadenizle kitabın tam ortasından başlayacağım…

Saatte 15.000 kişinin doğup, 6000 kişinin öldüğü bir dünya da yaşıyoruz değil mi?

O vakit kıymetli dostlar bilesiniz ki şu ahir ömrümüzde;

Yaşıyorsak, bizim için hala ‘’hayat’’ var demektir.

Yaşıyorsak, bizim için hala ‘’umut’’ var demektir.

Yaşıyorsak, katlanacağımız daha çok ‘’dertlerimiz’’ var demektir.

Evet, biz dertliyiz…

Asla dertsiz ve gamsızda olamayız..

Çünkü biz insanız!

Bedenimizle değil ruhumuzla insanız…

Yaratılmışların en şereflisi ‘’Eşref-i Mahlûkatız…’’

Tüm dünyada savaş, siyasi kargaşa, etnik çatışmalar ve terör olayları yaşanıyor iken,

Suçsuz masum insanlar sırf Müslüman oldukları için vahşice öldürülüyor iken,

Evden kaçanların, uyuşturucu kullananların sayısı hızla artıyor iken,

Şiddet ve tecavüze uğrayan mazlumların haddi hesabı yok iken,

Arsızlık, hırsızlık, çeteleşme, işsizlik, fakirlik, almış başını gidiyor iken,

Sağlık problemleri, ailevi problemler, maddi problemler, ruhsal problemler iyice şerbetlenmiş iken,

Steril olmayan şu üç günlük dünyada…

O vakit bilesin ki sende asla dertsiz olamazsın!

‘’Dünyanın böyle bir yer olduğunu bilseydim, ben bu dünyaya gelmezdim.’’ Demek gibi bir lüksünün olmadığını sende çok iyi biliyorsun değil mi? Ve dahi anneni, babanı ve doğduğun yeri seçemediğini bildiğin gibi…

Kıymetli dostlar; Her ne olursa olsun şu yalan dünyanın hiçbir derdi bizi asla yıldırmamalıdır. Çünkü bizler bu dünyaya imtihan için gönderildiğimizin farkındayız. ‘’Allah’a inanıyor güveniyor ve ona sonsuz itimat ediyoruz.’’ Başımıza gelebilecek tüm sıkıntıların üstesinden gelebilecek motor gücümüz, imanımız var çok şükür. Mutluluğa giden bu meşakkatli yolda işte sırf bu yüzden biz Müslümanlar Allah’tan asla ümidimizi kesmeyiz. Tevekkül, şükür ve sabır ederek, umutsuz ve çözümsüz zannedilen problemlerin alayını çözeriz. Allah’ın izni ile bunların hepsi bizlere vız gelir tırıs gider… Yeter ki bizler ‘’Allah’ın ipine sımsıkı sarılalım.’’

Peygamber efendimiz; “Allah, hayrını dilediği kişiyi sıkıntıya sokar.” buyurmuştur. Bizim sıkıntıdan muradımızda esasen budur. Bizler çok iyi biliyoruz ki; ‘’Allah’ın imtihan yeri olarak tanımladığı dünya hayatı aynı zamanda sıkıntılarında mekânıdır.’’ Biz Müslümanlar bu anlamda sıkıntılara duçar olmayı, ‘’zahmetsiz rahmet olmaz’’ diyerek günahlarımızdan arınmamıza vesile olmasını umarız.

Evet, kaderin ağlarla ördüğü dünya hayatımız, meşakkatli zor ve sarp yamaçlarla doludur. Her ne kadar havsalamız almasa da ‘’belâ ve sıkıntı’’ bizim için hayatta olmanın ve yaşamanın bir diğer yüzüdür. Bize düşen ise böyle bir durumda ‘’cehennem ateşine odun taşımak’’ değil, bilakis inandığımız hedefe varmak için sabretmektir. Azimle çalışıp çabalamak ve sonuçlarını telaşsız ve sükûnetle beklemektir. Sabır, acılara ve zorluklara dayanma gücüdür, manevi bir terbiyedir. Biliriz ki maddi ve manevi sıkıntılar, bizlerin olgunlaşması adına çetin bir imtihandır. ‘’Sabır tam olarak işte bu imtihanlardan başarıyla geçmenin diğer adıdır.’’ 
Her haliyle ümmetine örnek olan Peygamber efendimizin hayatı, ‘’yetimlik ve yoksullukla’’ başlamıştır. Efendimiz hatayı boyunca çok büyük sıkıntılara uğramış ve hiçbir zaman ye’se düşmemiştir. Elbette başımıza gelen üzücü durumların bir hikmeti vardır. Lakin sıkıntı, bizim kulluğumuzun derecesini göstermemize de bir vesiledir. Yani esasen ‘’Eğer sıkıntı yoksa asıl o zaman bizim için sıkıntı vardır.’’  

Ezcümle demem o ki kıymetli dostlar; Mümin bir insan sıkıntıya düştüğü vakit önce bunun Allah’tan olduğunu bilmeli, Allah’ın üzerindeki nimetlerini hatırlamalı, sonrada ümit var olup sabır etmelidir.

Mevlana hazretlerinin buyurduğu gibi ;" Sıkıntılar misafirdir, gelir ve gider. Önemli olan gönderenin hatırına o misafire sabretmektir…"

  

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

Tüm Yazılar