Mutluluğun anlamı kişinin kendi ile barışık olması ve yakın dostlarının bulunmasıdır.

Günlük hayatımızda yapacağımız bazı ufak değişiklikler ile daha mutlu, daha tatmin edici bir yaşam sürmemiz mümkün. Hayatta, alışkanlıklar önemli bir yer tutar. Kötü alışkanlıklar da, iyi alışkanlıklar da hayatımız içinde birçok farklı detayla iç içe geçmiş, kökleşmiştir.

İyi alışkanlıkları günlük rutinimizin bir parçası haline getirmek hem fiziksel hem de ruhsal durumumuz için büyük önem taşır. Özellikle, doğru ve bilinçli beslenmenin de ruhsal durum üzerindeki etkisi büyüktür. 

İşte, daha mutlu bir yaşam için bilimsel verilerle desteklenmiş yaşam ve beslenme tavsiyeleri:

Egzersiz yapalım

Egzersiz sadece fiziksel sağlığınız üzerinde etki etmez. Yapılan araştırmalarda, düzenli olarak egzersiz yapmanın özgüven ve mutluluk seviyesini artırdığı, stres, anksiyete ve depresyon belirtilerini azaltmaya yardımcı olduğu ortaya çıkmıştır. Çok kısa süreli bir fiziksel aktivite bile ruhsal durumunuzda büyük bir fark oluşturabilir.

Uykumuzu alalım

Modern yaşam biçimi her ne kadar insanları daha az uyku uyumaya itse de, uykuya yeterli süre ayırmak hayati önem taşır. Yapılan birçok bilimsel araştırmada, uykunun genel sağlığı olumlu yönde etkilediği, beyin fonksiyonlarını desteklediği ve ruhsal/duygusal sağlığa katkıda bulunduğu ortaya çıkmıştır. Depresyon durumundaki kişilerin % 90’ının uyku kalitesinden şikâyet ettiği bilinmektedir. 

Çoğu yetişkin her gece yaklaşık 7 veya 8 saatlik uykuya ihtiyaç duyar. Kendinizi gün içinde yorgun hissedersek veya uykumuz gelirse, vücudumuz bize daha fazla dinlenmeye ihtiyaç duyduğunu hatırlatıyor olabilir.

Doğru ve bilinçli beslenelim

Gıda tercihlerinin genel fiziksel sağlık üzerindeki etkisi yaygın olarak biliniyor. Buna karşılık, bazı gıdalar ruh halimizi de doğrudan etkiler. Örneğin:

Karbonhidratlar: Kişiyi mutlu hissettiren serotonin hormonu üretimini tetikler. Ancak, basit karbonhidratları (şeker ve nişasta oranı yüksek gıdalar) minimum oranda tüketmeye gayret edelim. Çünkü bu tip gıdalar kısa sürede büyük enerji vermesine rağmen, yine kısa bir süre içinde düşüşe neden olur. Sebze, fasulye ve kepekli tahıllar gibi karmaşık karbonhidratlar mutluluk için her zaman daha iyi tercihlerdir.

Kırmızı et, baklagiller ve süt ürünleri: Protein bakımından en zengin gıdalardır. Bu tip besinler; kişinin enerji ve konsantrasyonunu artıran dopamin ve norepinefrin hormonlarının salgılanmasına neden olur.

İşlenmiş veya yağda kızarmış gıdalar: Mutlu etmenin aksine, kişide halsizlik ve mutsuzluk yaparlar. Genel sağlık üzerinde de çok olumsuz etkilere sahiptirler, kronik hastalıklara sebebiyet verirler.

Minnettarlık duyalım

Hayatımızdaki güzel ve iyi şeyler için minnettarlık duymak, birçok olumlu etkisinin yanı sıra, ruhsal durumumuzu da doğrudan etkiler. 2016 yılında yapılan bilimsel bir araştırmada, minnettarlık duymanın umut ve mutluluk seviyelerini belirgin ölçüde artırdığı ortaya çıkmıştır. 

İyilikler yapalım

Küçük ve büyük fark etmez, iyilikler yapmak kişiyi her zaman mutlu eder ve büyük bir duygusal tatmin sağlar. Yapılan birçok bilimsel araştırmada, iyi niyetli davranışların ve iyilik yapmanın kişinin mutluluk seviyesini gözle görünür oranda artırdığı ortaya çıkmıştır. 

Doğada vakit geçirelim

Ormanda bir yürüyüş, şehir içindeki bir parkta vakit geçirmek ve hatta ufak bir yeşil alanda bulunmak veya zaman geçirmenin ruhsal durumumuz üzerindeki etkisi büyüktür. 2016 yılında yapılan araştırmalarda, yeşil alanlarda haftada 30 dakika veya daha fazla zaman geçirmenin tansiyonu düşürdüğü ve depresyonun azalmasına yardımcı olduğu ortaya çıkmıştır. 

İnançlı olmalı ve ibadet etmeli

İnançlı olmak ve ibadet etmenin endişe ve sıkıntıyla baş etmeye, alkol ve uyuşturucu bağımlılığından korunmaya yarayan güçlü birer dayanak olduğu giderek daha iyi anlaşılıyor.  

Allah inancı olan kişilerin stres ve yalnızlıkları hafiflemekte, psikiyatrik yakınmaları azalmaktadır.  İnançlı olan kendini yalnız hissetmez, dünyada bulunmasının bir hikmeti olduğunu bilir ve yaptığı zerre kadar iyiliğin de kötülüğün de karşılıksız kalmayacağına inanır.  

Dua etmekle kişi Yaradan’la direkt iletişime girmektedir.  Böylelikle problemlerini ve isteklerini bildirmekte, bu da kişiyi rahatlatmakta ve terapi etkisi yapmaktadır.  Bir hastamız “Dua etmeyi terapistle konuşmaya benzetiyorum, özellikle yüreğimin ve ruhumun derinliklerindeki şeyleri,  en dibe itip inkâr ettiğim konuları ifşa ettiğim zamanlar bunu daha yoğun olarak hissediyorum”  demişti. 

İnançlı olan ve ibadet edenler; uyuşturucu ve alkol kullanmaktan uzak oluyor, psikiyatrik hastalıklara daha az yakalanıyorlar.  İbadetle birlikte sosyalleşme de artıyor, Alzheimer riski düşüyor.  ABD’de yapılan bir başka araştırma ise ibadet edenlerin kendilerini etmeyenlere oranla daha iyi hissettiklerini gösterdi.

Yine dindarlar evlilik dışı gayrimeşru ilişkilere pek rağbet etmiyorlar, alkol ve benzeri maddeler de kullanmadıkları için daha mutlu, huzurlu ve uzun süren evliliklere sahip oluyorlardı.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.