Hayalin gerçeğe değdiği yer
İlim İrfan, 06 Temmuz 2020 00:25
Bir şehrin ölümünü başlatır gibi her birimizin içi. Benliğimizin en ücra köşesine girmeye cesaretimiz yok. ‘Hadi bi cesaret’ deyip dalınca, kaybolup çıkamıyoruz. Orada neler gizlemiş ve saklamışsak, neredeyse içinden çıkamayacak duruma gelmişiz. ‘Bitti’ demeye ihtimal ve imkân bulamıyoruz, var olan ağırlığın üzerine eklemeler yapmak ise halsiz düşürüyor bizi.
İçimiz, içindekileri nereye atacağını, nasıl kurtulacağını bilmiyor, adeta kendini bizim insafımıza bırakmış gibi. Biz de boş durmuyoruz elbet… Çocukluğumuzdan yadigâr, insanlığın göbek adı olan o “arayış” kelimesini, fiili olarak sergilemenin çabası içerisine giriyoruz. Hakkımızı yemeyelim. Arıyoruz… Hafiflemenin, kavli ve fiili olarak tedavi yöntemlerini tek tek uygulamanın gayreti içerisindeyiz. Pes etme şansımızın olmayışı daha da gayretkeş yapıyor bizi, o da kabul.
Hani tıpkı emeklerken yürümenin, yürürken nasıl daha hızlı adım atabilirim sorusunun ve sonra koşabilmenin arayışı içinde olan, neticesinde de kendisiyle verdiği bu savaşı kazanan, aradığını bulan, ona kavuşan bir bebek gibiyiz. Hayatımızın hangi aşamasında olursak olalım, biz arayanız… Aramaya mecbur ve muhtaç olanlarız. Sürekli olarak etrafımızda dönüp dolaşan bu kısır döngünün, birçoğumuz farkında bile değiliz belki. Yahut farkına varmamızla unutmamız aynı anda olup bitiyor. Sanki daha da acı olan ikincisidir, bilemiyorum. Ama sürekli arayış halinde olduğumuzu bilmememiz, bilip unutmamızın, içimiz ve benliğimizle aramızın bir türlü düzelmeyişiyle yakından alakası olduğu aşikâr.
Birey eksenli düşünmenin yanı sıra, toplum bazında düşünüldüğünde, durumun vahameti kat kat artıyor elbet. Bireylerin umumu, aynı sıkıntının muhtelif versiyonlarıyla karşı karşıya olunca; gözle görülür, açıkça işitilir, kalp ile hissedilir maddi manevi çöküş ve problemleri ayan beyan müşahede ediyoruz. Müşahede etmekle kalmıyor, kendi içimizi unutarak, kendi ağırlığımızı bir tarafa bırakıp, acayip derecede acımasız yorumlar yapmaya başlıyoruz.
Elbette bu daha sıkıntıların iptida(başlama) noktası… Eleştiriler, dozajı artan küçümsemeler, tavan yapan ego, sütten çıkmış ak kaşık rolleri, ‘ben hata yapmam’ demeye getirilen kibir kokulu cümleler, her ferde bir kusur isnat etme çabaları, kabaran nefis ve nihayetinde dibe düşen bizler… Bunlar sadece çok küçük örnekler. İşte bunlar hep bizim, içimizi, içimizde birikmişleri, bir türlü farkına varamadığımız o kutsal arayışı, nisyan ile tebeddül edişimizin semereleridir…
Çözüm basit oysa… Biraz susmak, biraz bakmak, biraz görmek ve az biraz da işitmekti asıl meziyet. Çok değil peyderpey birkaç işlem, belki bizi bize döndürecek. Biz, bizi bulacağız. Biz bizde, içimizde kaybolmaktan korkmayacağız. Ümit var olalım bence… Yani âcizane, diyorum ki; her doğan gün, olabilirliği mümkün kılmalı nazarımızda.
Yaşamak ve bakmanın, nahif bir şekilde var olan sesleri işitmenin arasındaki o kuvvetli bağı kopardığımız için sakinleşemiyor, durulamıyoruz. Farkında mıyız, biz insanlar artık birbirimizi dinlemiyoruz bile. ‘Ne kadar çok konuşur ve bağırırsam, o kadar haklı; kafamı ne kadar eğip, gözlerimi ne kadar kapatıp görmezsem o kadar mutlu; işitmediğim sürece çok daha huzurlu olurum’ düşüncesiyle bitirdik biz bizi.
‘Konuşmak gümüşse susmak altındır’ düsturunu, bakarken görebilmenin altındaki manevi hakikatin güzelliğini, şerri def edip, hayrı işitmenin nahifliğini hayatımızdan çıkardığımız günden şimdiye mutsuz, ağır, sancılı, huzursuz ve umutsuzuz. İnceliğin zarafeti bizden eksildi eksileli ağırlaştık biz. İçimiz kaldırmıyor artık hiçbir şeyi. Daha yeni konuşmaya başlamış çocuklarımız, bakarken görememenin acısını “sıkıldım, bunaldım” cümleleriyle izhar ediyor dışarıya. Bizler ayna olunca topluma, sürükleniyoruz hiç bilmediğimiz ücra yerlere…
Bununla kalmıyor, sıkıntılı benliğimizi unutuyor, İslam’ın insan doğasına kattığı güzelliği heba ederek özümüzden sapıyoruz. Böyle yaparak, zaten kalabalık, gürültülü, acımasız olan dünyaya bu çirkinliklerden nasiplenmiş bir birey daha kazandırmış oluyoruz. Biz bizi ararken farkında olmadan kaybediyoruz. Kaybettikçe ağırlaşıyor, ağırlaştıkça yaratılışımızdaki o ulvi sıfatların bütününden soyutlanıyoruz.
Acıdır, hayat işte bu döngüden ibaret. Tek tek dünyadaki bütün maddi ve manevi kötülükler, var olan çirkeflikleri saymak gibi bir klişeliğe girmemizin lüzumu yok. Ama bilelim ki elzemdir; içimize döndüğümüzde, benliğimize ulaştığımızda, aradığımızı bulduğumuzda (yani kendimizi) sıkıntılarımızı izhar ettiğimizde, öncelikle kendimizi eleştirdiğimizde… Yani; görüp, işitip, dinleyip seyrimizi bu minvalde devam ettirdiğimizde, kınadığımız o toplumdan işte o zaman soyutlanabiliriz. Belki o zaman ağırlıklarımızı atarak, benliğimizle barışarak, içimize korkmadan dalarak, biz bizimle yüzleşebiliriz.
İşte o zaman başka insanlara umut olmayı da başarabiliriz. Ağırlıklarına ortak olabilir, onları içleriyle barıştırabilir, özlerine döndürebilir, içlerindeki yolculukta arkadaşlık edebiliriz. Yegâne temennimiz bu olsun. İşte o zaman dünyanın daha yaşanılabilir olacağının muhayyilesi, bize ziya olsun.
Zor… Kimimize göre belki de hayal. İstek bizden muvaffakiyet Allah’tan diyelim. Gelin biz yine de, kalabalığın uyumuna inat, hayalin gerçeğe değdiği yeri sevmeyi ihmal etmeyelim…
İlim İrfan, 06 Temmuz 2020 00:25
Yorumlar (0)
A vitamini içeren gıdalar nelerdir
Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür
Karı-Koca Arasında Sevgi Bağını Geliştirme ve Devam Ettirme
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Gelişim, zorluklarla yüzleştiğimizde başlar”
DUA
Mukus nedir, Vücuttaki işlevleri nelerdir
Her sabah 5 ıslatılmış badem tüketmenin mucize etkisi
Aşil Tendonu Nedir? Aşil Tendiniti Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi
İç Kulak İltihabı Nedir Belirtileri nelerdir?
Uyku Kalitesi Gençlerin Beyin Gelişiminde Etkili
Azimli ebenin geliştirdiği beşik emzirme kolaylığı sağlıyor
Kenger Otunun Faydaları Nelerdir?
Matematik evinde çocuklar eğlenerek öğreniyor
DSÖ uyardı: 150 dakikadan fazla oturuyorsanız sağlığınız tehlikede
Çok dilli olmak, beyni nasıl dönüştürür?
Depresyon ve kaygıyı ilaçsız tedavi etmek mümkün mü?
Magnezyum glisinat nedır, faydaları nelerdir?
Masum Sanılan Şakalar, Akran Zorbalığına Neden Olabilir
Zemheri ne demek Ne zaman başlar
Karanfilin faydaları ve kullanım şekli
Dengesiz ve Kararsız Anne-Baba Tutumunun olumsuz etkileri
Kaygıyı yok eden en basit yol: 4-7-8 tekniği zihni rahatlatıyor - 5
Boğazdaki asit reflüsünden kurtulmanın doğal yolları
Sinüzit Nedir Belirtileri Nelerdir?
Yaşlılar, susadıklarını hissettiklerinde aslında uzun bir süre susuz kalmış oluyorlar!
Sirkenin bilmediğimiz faydaları
Neden bazıları daha sık ve kolay hastalanır
Hangi yaşa geldiğimizde kendimizi artık genç hissetmiyoruz
Evinin odasında üretiyor, 5 ülkeye gönderiyor
Kış aylarında açık havada spor yaparken dikkat
Düşünceler insanı hasta eder mi?
Osmanlı saray mutfağından günümüze miras, İmaret Çorbası
Gübreye alternatif ürün Antalya'da geliştirildi! Bitki gelişimini üst seviyeye çıkarıyor
Çocuklarınıza Göstereceğiniz İlginin Önemi
Akıllı saatlerdeki gizli tehlike
Negatif düşüncenin gücü: Nosebo etkisi nedir?
stres ve stres yönetimi
çocuklarda parmak emme ve yapılması gerekenler
Vücutta karıncalanma neden olur?
