Türkiye`de son yıllarda hızla artan kentleşmeyle birlikte apartman kültürünün hakim olması insanların ruh sağlığını da etkiliyor.


  Uzmanlar, komşuluk ilişkileri iyi olanın ruh sağlığının da iyi olduğunu
belirterek, şehirleşmeye rağmen bu tür ilişkilerin geliştirilmesini istiyor.

Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı
Yrd. Doç. Dr. Alaattin Dikmen, intiharın psikolojik sapma, depresyon ve
şizofrenik aşamanın son safhası olduğunu söylüyor. Bunun sebepleri arasında
azalan komşuluk ilişkilerinin de bulunduğunu dile getiren Dikmen, azalan
paylaşım ve sosyal sorumluluk alanına işaret ediyor. Komşuluk ilişkilerinin
azalmasıyla insanların daha yalnız hale geldiklerini kaydeden Dikmen, bu ilişkilerin
yeniden canlandırılması gerektiğini vurguluyor.

Modernizmin de etkisiyle insanların televizyondaki yaşam biçimleriyle kendi
hayatlarını kıyasladıklarını anlatan Dikmen, çelişkileri en çok yaşayan grubun
ise ergenlik dönemindeki gençler olduğunu dile getiriyor. İnsanların
birbirinden sorumlu tutulması gerektiğini belirten Dikmen, dağa çıkmanın da bir
intihar biçimi olduğunu anlatıyor. `Her koyun kendi bacağından asılır` tabirine
de dikkat çeken Dikmen, bu şekilde sosyal sorumluluk alanının ortadan kaldırıldığını
dile getiriyor. En büyük günahın bile insanın hayatına son vermesi için bir
gerekçe olmadığını anlatan Dikmen, intihara zamanla götüren sebepleri şu
şekilde sıralıyor: "Dini birtakım prensiplerin hayatta üretkenliğini
kaybetmesi, `Komşusu açken yatan bizden değildir` anlayışının unutulması,
Müslümanların birbirinden sorumlu olduğu ilkesinin ihmal edilmesi, sabır,
kanaat, tevekkül, doğruluk, israf etmeme ve şükretme kavramlarıyla örülü manevi
hayattan uzaklaşılması, aile ve sosyal kabul sorunu, geleneksel ve modern
hayattaki çelişkiler, ataerkil aile yapıları, beklentilere cevap verememe,
istikrarlı bir iş ve hayat tarzı kuramama, çok kalabalık ortamlarda kendini
ifade edememe, geleneksel hayat, dini hayat ve düşüncelerin karıştırılması