Şiddeti Normalleştiren Sosyal Ahlak Nasıl İşliyor

 

22 Ocak 2019 01:01
Şiddeti Normalleştiren Sosyal Ahlak Nasıl İşliyor




Sosyal ahlak, bireylerin toplumsal olarak oluşturulmuş ahlak değerlerine gösterdiği uygunluk derecesidir


  Sosyal ahlak, bireylerin toplumsal olarak oluşturulmuş ahlak değerlerine
gösterdiği uygunluk derecesidir. Ahlak, bireylerin uyması gereken değerler ve
normlar bütünü olarak tanımlanır. Bir diğer deyişle, günlük hayatlarımızda
diğer insanlarla birlikte geçinebilmek için kabul etmemiz gereken çeşitli
kurallardır.

Peki ya şiddet açısından sosyal ahlak? Bu, şiddetten kaçınmak için
uyulması gereken toplumsal normlar bütünüdür. Şiddet içeren eylemler için hangi
tarafı suçlamaya eğilimli olduğumuzu gözlemlemeye başladığımız takdirde ahlaki
düşüncelerin görece isabetli bir resminden bahsedebiliriz.

Adil dünya teorisi

Adil dünya teorisi, şiddet açısından sosyal ahlak düzeyini anlamak için
başarılı bir belirleyicidir. Kısaca insanların adil bir dünyada yaşamak
istedikleri düşüncesine dayanır, yani gönül rahatlığımız için her şeyin bir
sebebi olduğuna inanmamız gerekir.

Eğer işlenen belirli suçları yalnızca şansa veya talihsizliğe bağlayacak
olursak, bu herhangi birimizin kurban olabileceği anlamına gelir ve bu
rahatsızlık verici bir düşünce olur. Bunun yanı sıra, eğer bu suçları bireylere
atfedersek (örn. birisi soyuldu çünkü tehlikeli bir mahalleden geçiyordu), bu
düşünce bizi kurban olmaya daha uzak hissettirir (tehlikeli yerlerde
gezmediğimiz sürece başımıza kötü bir şey gelmez).

Bu bakış açısı bilişsel çarpıtmadan kaynaklanmaktadır. Sosyal kavramları
sembolik olarak yeniden oluşturma sürecine girer ve aşağıdaki değerlendirmelere
sebep olur:

Kurban hatalıdır (aptal veya dikkatsiz): Kurbanı yetersiz görmek ve
kötülemek. Kişi hakkında ve genel olarak kişiliği hakkında çeşitli çıkarımlar
yaparız. Bir diğer deyişle kişinin başına gelen olayı kişinin özelliklerine
bağlarız.

Kurbanın davranışını kötülemek: Kurbanı belirli bir davranışı için
suçlamak. Örneğin, birinin cüzdanı çalındığında bu kişiye “Şehirde daha
dikkatli olmalısın” gibi söylemlerde bulunulması gibi.

Gerekçelendirme yöntemleri

Daha önce de bahsettiğimiz gibi toplumda kabul edilmiş değerler bulunur
fakat aynı zamanda “yeraltı” değerleri olarak tanımlayabileceğimiz başka
değerler de bulunur. Neden bunu bu şekilde ifade ederiz? Çünkü bu değerler
birçok kişinin kabul ettiği değerlerdir fakat toplum kurallarıyla çeliştikleri
için dışa vurulmaz.

Sykes ve Matza, bu fikre tarafsızlaşma teorilerinde yer verirler.
Çoğunlukla suçlular bu teknikleri kendileri uygular ve bunu işledikleri suçu
hafifletmek için kullanırlar.

 

Ayrıca, bu teknikleri elindeki gerçekler hakkında fikirlerini söylemek
için kullanan kişiler, suçlu kişiyi savunmak ya da haklı çıkarmak için
kullanırlar.

Bu teknikler:

Suçun reddedilmesi: Bu para miktarı hırsızlık denemeyecek kadar az.. Bu
saatte otobanda kimse yoktur hız yapabilirim.

Kurbanların yok sayılması: Hiç kimseye zarar vermiyorum

Suçlayanları suçlama: Politikacılar vatandaşlardan daha çok çalıyorlar.

Suçu daha derin bir sebebe bağlama: Bu suçu işledim çünkü..

Eylemi zorunlu kılma: Başka yol yoktu..

Bir değerin savunulması: O zaten güvenilmez biriydi..

Adaleti reddetme: Her zaman kaybeden biri olmalı..

Eylemi genelleme: Herkes yapıyor..

Hak iddia etme: Beni buna ittiler.. Onu öldürdüm çünkü o bana aitti.

Sosyal ahlakın derecelendirilmesi

Bu bahsedilen teknikleri insanların kurbanı suçlarken nasıl kullandığını
birçok gerçek hayat örneğinde görebilirsiniz. İşte bu yüzden potansiyel
kurbanlarının kullanması için cinsel taciz önleme planı gibi uygulamalar
bulunur. Bunlar tacizi dolaylı yoldan taciz kurbanın yaşam tarzları ve seçimlerine
bağlar.

Bazı insanlar şiddeti ve antisosyal eylemleri kurbanın davranışına ya da
elbisesine bağlar. Yani ahlaki açıdan kurbanın davranışını bir suç olarak
görürler. Eğer kurban toplumun onaylamadığı şekilde hareket ederse, failin
davranışı normalleşmiş olur. Ahlaki açıdan hiç de doğru olmamasına rağmen
mantıklı bir sonuçmuş görünümü verilir.

Ahlaklılık toplumda iyi davranışlar olarak karşılığını bulur: davranış
kalıplarına ve kurallarına herkesin uyması beklenir. Bireyler, toplumun
uygunsuz olarak algılayacağı ya da yerleşik normlar dışında kalan davranışlar
sergiledikleri takdirde, davranışları suçun kaynağı olarak görülür. Hatta bazı
durumlarda bu suçlar kaçınılmaz olarak değerlendirilir.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.