Unutmak hatırlamakla başlar

 

17 Haziran 2020 03:22
Unutmak hatırlamakla başlar





  Tüm
seslerin tükendiği yerde senin sesin başlar. Gözlerini kapatıp kulaklarını
sessizliğin ritmine bıraktığın an, için bir melodi üretmeye koyulmuştur bile.
Dinginliğin akışında öfkenden, hırslarından, acı tecrübelerinden, havalanan
gezi balonunun kum torbalarını teker teker bırakması gibi kurtulursun.
Arındıkça sesin sana ulaşır dudaklarının arasından çıkıp havaya karışır ve tek
tek muhataplarını bulur.

Sesini
duydukça kendini tanırsın. Renklerini desenlerini görür yeni dünyalara uçarsın.
Ufkunun ne kadar da geniş olduğunu hayretle görürsün. Dibi görünmez denizin
derinliklerini merak eder, göklerin bittiği yerlere ulaşmayı arzularsın.
Kendinden çıktıkça kendini bulursun ilginçtir bu. Kendinle körleşen gözlerin
kendinden ayrıldığında görmeye başlar tam da. İçine yolculuk için gözlerini
kapatmalısın. Böylece zihin âlemine oradan hayal âlemine ve nihayetinde hal
âlemine geçişin olacak.

Tüm
seslerin tükendiği anda senin sesinin açılma vakti gelmiş demektir. Tıpkı tüm
umutların tükendiği an yeni bir döngünün başlayacağı gibi. Bir titreşim
yetecektir buna. Havaya temas eden ilk ses harfe dönüşecek sonra sana senin
kelimelerini sunacaktır.

Unutmuş
musun? Hayır. Onunla henüz tanışmadın ki unutsan. Kendi sesini hiç duymadın. Ta
ki kulaklarını kapatana kadar. Ne vakit ki kulaklarını kapattın işte o zaman
çalmaya başladı şarkın. Şaşırdın önce tanıyamadın onu. Sonra benimsedin ve
alıştın nihayet. Sehere dikkat et. Tüm seslerin kesildiği o anda uzak kuşların
ötüşü karışır saatlere. Önce kulaklarına inanamaz pencereye yaklaşır camı
aralarsın. Ses tüm gücüyle hücum eder sana. İçin ürperir dolar gözlerin.
Serinliğinde seherin kendi sesini duyarsın. Tüm kaçışların sonunda çarpışacağın
kendin olacaktır. Kendinle tüm çıkmazlarda çarpışacak kim olduğunu anlamaya
çalışacaksın. Sırları çözülmemiş bir âlemsin sen. Üflenmemiş kamış, biçilmemiş
ekin, kanatları çıkmamış kuşsun. Önünde aşılması gereken denizler, gidilmesi
gereken yollar, geçilmesi gereken ben’ler var. O ben’lerin her birini aştıkça
ferahlayacak kendine bir adım daha yakın olacaksın.

Kıymıklarını
ayırır gibi içinin açmazlarını açacaksın tek tek. Gözlerin daha öteleri daha
ilerileri görmeye başlayacak. Netleşecek bakışların. Dünya bildiğin dünya
değilmiş anlayacaksın.

Ellerinde
güllerle beklediklerinin çamur yağmuruna tutulduğun o gün var ya o gün senin
uyanış günün olacak. İçinde büyüttüklerini söküp atacak kendine temiz bir oda
oluşturacaksın. Yürüdüğün yolda yalnızlığın tutacak elinden, seni anlatacak
sana. Bağışlayacak hırpalanmış yanlarını. Çiçek tohumları serpecek onların
yerlerine. Yağmurlarda yürütecek eskitecek ayaklarını. Dilin kuruyacak boğazın
düğümlenecek titreyecek ellerin. Kalbinin sesini kilometrelerce öteden
işiteceksin. Aldırmayacaksın içinde git gide derinleşen boşluğa. Her gün bir
kürek beton atacaksın doldurmak için. Sonunda hatırlamayacaksın.

Seni
anlayanlar olmayacak. Geçtiğin yolla alay edenleri göreceksin. Sen de onları
anlamayacaksın. Şimdi koyul yola. Unut akşamları, yenilgileri, düştüğün
tepeleri. Unut seni kuyuya atan kardeşlerini, üzerine beton dökenleri.
Unutmadığın ne varsa heyula.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.