Prof. Dr. Tarhan: "Parçalanmış ailelerin olduğu toplumda huzur olmaz"

 

02 Temmuz 2020 00:03
Prof. Dr. Tarhan:





  Türkiye’de
aile kurumunda ciddi bir yıpranma olduğunu belirten Psikiyatrist Prof. Dr.
Nevzat Tarhan, parçalanmış ailelerin toplum huzurunu tehdit ettiğini söyledi.

Ailedeki sorunların pandemi döneminde
gün yüzüne çıktığını kaydeden Tarhan, "Bilinçli Aile, Sağlıklı Nesil ve
Güçlü Toplum" projesinin hayata geçirildiğini belirtti.

Tarhan, genç kuşağın evlilikle ilgili olumsuz bakış açısına,
Türkiye’de çökme eğilimi gösteren aile kurumunun sorunlarına ve çözüm yollarına
dikkat çekti.

"Dünyada ve Türkiye’de aile yapısı
yıprandı"

Tarhan, "Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de aile
kurumunda ciddi bir yıpranma hatta çöküş var. Böyle durumda sadece sorunlu
insanlarla uğraşmak buz dağının görünen kısmı. Önemli olan neden bozulduğu ve
bunu düzeltilebileceği kısmıdır. Onunla ilgili bu projeyi başlatmıştık. Proje
ekibinde yer alan uzmanlarımızla birlikte oturumlar yaptık, proje hazırladık.
Bütün uzmanlarımız proje döngüsü eğitimi aldı. Sonra projenin hedeflerini,
stratejisini belirledik, mantıkla çerçevesini çizdik ve dört grupta yapılmasına
karar verdik" dedi.

Aileler Üniversitede Projesi’nin Üsküdar Üniversitesinin sosyal
inovasyon projesi olduğunu kaydeden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan,
projde 4 farklı gruba eğitim verileceğini belirterek şunları söyledi:

Projede kırmızı, beyaz, pembe ve turuncu gruplar var. Kırmızı
gruptaki aileleri, içlerinde yaşanan çatışmalar için uzman yardımı almamış ama
evde daima gerilimin olduğu aileler olarak tanımlayabiliriz. Pembe grupta, 18
yaşın üzerinde bireyler ve evlilik hazırlığındaki çiftlerin bilinçlendirilmesi
amaçlanıyor. Beyaz gruptaki 18 yaş altı gençler, evlilikle ilgili konularda
bilgilendirilecek. Turuncu grupta ise henüz problem yaşamayan ama risk altında
olan çiftler olacak. Gruplardan sadece birisinde tedavi var diğer üçünde koruma
ve önleme tedavisi var. Üsküdar Üniversitesi desteği ile aileyi korumak ve
aileyi gelen zorluklara karşı önlemek için altı ay süreli proje gönüllülük
esasına dayanarak ücretsiz olarak yapılacak. Birikimlerimize, sonuçlara göre
uzatacağız.

"Aile kavramı ile ilgili ön testler yapılacak"

Bu süreçte eğitimleri online olarak uygulayacaklarını belirten
Tarhan, "Gruplardaki katılımcılara önce aile kavramıyla ilgili ön testler
yapılacak. Eğitim süreci bittikten sonra da tekrar testi yapılarak yüzde kaç
gelişme olduğu görülecek. ABD’de buna benzer uygulamalar şöyle yapılıyor;
Family Resolution programları var. Sorun yaşayan birkaç aileyi toplayıp hafta
sonu bir otele alıyorlar. Anne, baba ve çocuğa gün boyu eğitimler veriliyor,
sorunlar konuşuluyor. Bir veya iki günlük programlarla ailelerin kötüye gidişi
engellenmiş oluyor. Böyle programlar, resmi olarak değil özel şirketlerle
yapılıyor. Biz bunu bir nevi karşılıksız olarak topluma uygulayıp verimli bir
pilot çalışma yapmak istiyoruz. Olumlu sonuçlar alınırsa yaygınlaştırmak
istiyoruz. Projedeki paydaşlarımız ile Anadolu yakasındaki bütün belediyelere
ve kaymakamlıklara ulaştık. Onların manevi destekleri çok önemli. Üniversite
denmesinin sebebi, üniversitedeki birikimin topluma hizmet olarak kullanılacak
olmasıdır" diye konuştu.

"Üniversitelerin tek fonksiyonu eğitim vermek
değil"

Tarhan, üniversitelerin bilim ürettiğini ancak toplumun
sorunlarından haberdar olamadığını belirterek
"Son dönemde çocuk üniversitesi gibi projeler de gördük. Aileler
Üniversitede Projesi de toplumla üniversitenin bir araya gelmesi açısından çok
değerli. Üniversitelerin dört fonksiyonu vardır. İlki, herkesin bildiği meslek
edindirme fonksiyonu. İkincisi, AR-GE yapar, projeler üretir. Üçüncüsü; bilgiyi
ürüne dönüştürmek, sanayileştirmektir. Sonuncusu da toplumu bilgilendirmektir.
Dört ayağının da kullanılması gerekiyor. Genellikle üniversite denilince
birinci ayak olan meslek edindirme ayağı akla geliyor. Hâlbuki bu da bir
projedir. Hem proje hem de toplumu bilgilendirmektir. İkisini de
birleştiriyoruz burada. Bu tamamen bizdeki meslektaşların, terapistlerin,
psikolog arkadaşların fedakârlık ve gönüllülükleriyle oluyor. Çok heyecanlılar
ve çok güzel hazırlandılar. Faydalı olacağını umuyoruz. Bu gelişen toplumumuzun,
gelişen insanın ruhuna tohum atmaktır" diye konuştu.

"Boşanmayı önlemek çocukların geleceklerini kurtarmak
demektir"

Bir aileyi boşanmanın eşiğinden döndürmenin o evlilikten olan
çocukların geleceğini kurtarmak anlamına geldiğini söyleyen Tarhan daha sonran
şunları kaydetti:

Sorunlu ve suç işleyen çocuklara baktığımızda parçalanmış
ailelerin çocukları olduğunu görüyoruz. Parçalanmış bir ailenin olduğu toplumda
mutluluk ve huzur olmuyor. Parçalanmış aileyi önlemek bir ülkenin en öncelikli
işidir. Kök sağlıklı olmazsa ağaç büyümez. Daha önce aileyi koruyan toplu
sosyal normlar vardı ve aileleri kale duvarı gibi koruyordu. Şimdi o sosyal
normlar değişti, artık ailede sosyal kontroller kalktı. Onun için rahatlıkla
cep telefonu ve televizyonlar bütün evlerin açık kapısı oldu. Böyle durumlarda
her türlü olumsuz durum eve girebiliyor. Buna karşı iç kale ailedir, o yüzden
aileyi korumak gerekiyor. Televizyon ve cep telefonunu bu zamanda yasaklamak
mümkün değil ancak medya okuryazarlığı gibi eğitimlerle bu araçları belli bir
amaca yönelik doğru şekilde kullanmayı öğretmek gerekiyor. Bu şekilde gençleri
de aileyi de evde mutlu ve sıcak bir ortam için hazırlayabiliriz.

"Gerginlik gören genç kuşak evlenmek
istemiyor"

Evde mutlu ve sıcak bir ortam olması durumunda çocukların da
sağlıklı bireyler olarak yetiştiğine dikkat çeken Tarhan, "Gerginlikler
gören yeni kuşak gençlik neden evleneyim ki diyor. Aileyi ayağına bağ olarak
görüyor. Şu anda bütün dünyada gençler, evliliğin özgürlüklerini kısıtladığını
düşünüyor. Neden evlenip de fedakarlık yapayım, neden borca gireyim de yıllarca
kredi ödeyeyim diyorlar. Dini ve milli ideolojik aidiyetlere ne lüzum var diyen
bir kuşak yetişiyor. Bugünü kazanmak, geleceği kazanmanın en önemli adımıdır.
Sadece bugünü düşünerek karar verilirse gelecekle ilgili çok büyük boşluk
ortaya çıkacak. TÜİK’in 2018 sosyal istatistiklerine göre, Türkiye’deki
evliliklerde ilk beş yılda boşanma oranı yüzde 39. Bu çok büyük bir rakam.
İzlanda gibi yerlerde yüzde 70’i buluyor" dedi.

"Pozitif psikoloji, psikolojik bağışıklığı
güçlendiriyor"

Psikolojik bağışıklık sisteminin pozitif psikoloji ile
güçlendiğini ifade eden Tarhan, "Bunu güçlendirdiğin zaman kişinin
psikolojik savunmalarını güçlendiriyorsun, ego gücünü artırıyorsun. Kişi böyle
olunca kendiliğinden sorunlarını çözüveriyor ve böyle düzelmeler kalıcı oluyor.
Dış motivasyon olmadan kişinin kendi iç motivasyonunu harekete geçiriyorsun.
Burada biz bu metodu uygulayacağız. Diğer terapi metotlarından farklı. Pozitif
psikoloji yöntemiyle duygusal zekâların eğitimini vereceğiz, sorunlu ailelerde
ilişkileri güçlendirerek, ego gücünü arttırarak pozitif dinamikleri
güçlendireceğiz. Bunları güçlendirdiğimiz zaman negatif kendiliğinden
düzeliyor" dedi.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.