Aile Olmak

 

20 Temmuz 2020 12:37
Aile Olmak





  Allah insanı tek bir nefisten yaratmış, sonra ondan eşini var
etmiştir. Bu iki cinsten insan nesli üremeye başlamıştır. “Ey insanlar! Sizi
bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve
kadın üretip yayan Rabb’inize itaatsizlikten sakının…” (Nisâ, 4/1.) Cenab-ı
Hak, yaratılışın bir erkek ve bir kadın üzerinden devamına ve bu konunun önemine,
onu kendi varlığının delillerinden sayarak dikkat çekmektedir. Rûm sûresinde
"ve min âyâtihi" formundaki ayetlerde insanları Allah’ın varlığından
haberdar edecek ve O’nun birliğini/ büyüklüğünü anlamaları için alamet/işaret
sayılacak (Mukatil, et-Tefsiru’l-Kebir, c. 3, s. 410) deliller peş peşe sıralanmıştır.
İnsanın topraktan yaratılışı, beşer olarak yeryüzüne yayılması, dillerin ve
renklerin çeşitliliği gibi birtakım özellikler hep Allah’ın varlığının
delilleridir. (Rûm, 30/ 20-25) İnsanın kendisi ile huzura kavuşacağı bir eşe
olan ihtiyacı da Allah’ın dilemesiyle mümkündür: “Kendileri ile huzur bulasınız
diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet
var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda
düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm, 30/21.)


Eşi kendi cinsinden yaratılan insan, bu hâliyle Rabb’inin
varlığına delil olan bir ayettir. Kadın ve erkek, yaratılışın temel unsuru olan
insanın birbirini tamamlayan iki parçasıdır; biri olmadan diğeri hep eksiktir.
Onlara birbirlerini teskin etmek/huzura kavuşturmak gibi bir görev Allah tarafından
yüklenmiş, bunun için de sevgi ve merhamet duygularıyla süslenmişlerdir. Ayette
kadın ve erkek için var edildiği söylenen sevgi (meveddet) insanın maddi,
merhamet (rahmet) manevi yönünü besleyen duygulardır. “Meveddet ve rahmet
kelimeleriyle ilgili olarak tefsirlerde değişik yorumlar yapılmıştır; bunların
ortak noktası şudur: “Eş olma” hissinin, kan hısımlığına dayalı olmaksızın iki
ayrı cinsi çok güçlü psikolojik ve biyolojik bağlarla birbirine bağlaması,
bunun üzerine insana yaraşır bir üreme ve yaşama bir Aile Olmak

Dr. Sema Çelem Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi BİR
AYET BİR YORUM Aile  Ocak 2019 13 çimi
oluşturmasıdır.

Öyle ki temelinde iffet anlayışı bulunan, karşılıklı güven,
sevgi ve esirgeme duygularıyla geliştirilen aile kurumunun bina edilebilmesi, yüce
Allah’ın insanlığa en büyük lütuflarındandır. Ayette ifade buyurulduğu üzere
iyi düşünen kimseler için bundan çıkarılacak önemli dersler vardır.”

(Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, c. IV,s.303.)


Kadın ve erkek birbirlerinin örtüsüdür. Allah, “Onlar size
örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz.” (Bakara, 2/ 187.) buyurarak kadın ve erkeğin
birbirleri ile bağının ne kadar sıkı olduğunu göstermiştir. Nikâh bağıyla bağlanan
eşler de birbirleri için günaha karşı kalkan olur, ayıp ve kusurlarını örterler.
Birbirlerini korurlar. Bu anlamda birbirlerinin elbisesidirler. Bedensel ve
zihinsel ihtiyaçlarını karşılıklı olarak giderirler. Olumsuz gibi görünse de
aralarındaki çekişme ve tartışmalar bile şarj eder çiftleri.
Aile birliğinin temeli evliliktir. Bir kadın ve
bir erkeğin kurduğu yuva zamanla büyür, önce çocuklar sonra torunlarla şenlenir.
Muhkem bir kaledir yuva; korur, kollar, ısıtır, büyütür. Önce kadın ve erkek
birbirine örtü olmuştur, sonra kanatlarının altında büyüttüklerine. Aile genişledikçe
hareket alanları çoğalır; sevgi, saygı, merhamet, yardımlaşma, güven gibi
insani ihtiyaçlar aile içinde giderilir. Hz. Peygamber evlenmiş, evliliği teşvik
etmiş “Kişi evlendiğinde dinin yarısını tamamlamıştır. Diğer yarısı için de
Allah’tan korksun!” (Beyhakî, Şuabü’l-îmân, IV,382.) buyurarak evliliğin, günahtan
korumak suretiyle, insanın dinî hayatına olumlu etkisini dile getirmiştir. Yine
dünyalık nimetlerden uzak kalarak kendini yalnızca ibadete vermek isteyen,
bununla birlikte evlilik bağından da uzaklaşanları uyarmıştır: “Evlenmek benim
sünnetimdir. Kim benim sünnetime uygun davranmazsa benden değildir. Evlenin, çünkü
ben (kıyamet günü diğer) ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim.”
(İbn Mâce, Nikâh,1.)
Ailenin toplum ve fert için gerçekleştirdiği
fonksiyonlar, onun yeri doldurulamaz ve alternatifi olmayan bir kurum olarak
kabul edilmesini sağlamıştır

(Sefa Saygılı, Evlilik ve Aile Terapisi, Tartışmalı İlmi
Toplantı, 24/25 Nisan 2010).

İnsanların maddi ve manevi yönden gelişmesine katkı sağlayan
evlilik nimetinin sürekliliği, onun sağlam temeller üzerine kurulmasıyla mümkündür.
Kadın ve erkeğin evleneceği kişide aradığı özellikler, sahip oldukları
nitelikler üzerinden şekillenir. Zenginlik, güzellik, statü, kariyer vb. beklentiler
evlilikte huzur için yeterli değildir. “Dindarlık, güzel ahlâk, uyum, anlayış,
fedakârlık ve kişilik sahibi olma, sağlam bir aile kurumu için önde gelen vasıflardır.”

 (Nihat Yatkın “İslâm’da
Evlilik Ve Eş Seçiminde Dindarlığın Tercih Edilmesi” Atatürk Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, Sayı:33, Erzurum 2010, s. 48).

 Hz. Peygamber eş seçiminde
dindarlığı öncelemenin gereğini vurgulamıştır: “Kadınla dört şeyi için
evlenilir: Malı, soyu, güzelliği ve dini. Sen dindar olanını seç ki iki elin
bereket görsün.” (Buhârî, Nikâh, 16.)
Kadın ve erkek arasında toplumsal bir takım
deformasyonlarla ortaya çıkarılan rekabet duygusu, hem fertlere hem de topluma
zarar verecek boyuta ulaştığında, önce aile sonra toplum yok olmakla karşı karşıya
kalmaktadır. Kadın ve erkek arasındaki meveddet ve rahmet Allah’tan, onların
birbirine karşı buğzu ise şeytandandır. (Zemahşeri, Keşşâf, c. 4, s. 571.)

İnsan cinsiyet üzerinden birbiri ile yarıştırılamayacak kadar
değerlidir. Toplum için kadın ya da erkek değil birey önceliklidir. Geçmişin güç
üzerinden yaptığı cinsiyet vurgusu yani bir tarafı diğerinden daha fazla yüceltme,
günümüzde haklar üzerinden ve yine tek taraflı yürütülerek aslında aynı hataya
düşülmektedir. Ailenin teşekkülü ve varlığını sürdürebilmesi için erkek ve kadın
arasındaki sevgi ve saygıyı beslemek, onları birbirinin rakibi değil tamamlayıcısı
olarak görmek ilahî iradeye uygun bir tutumdur ve teşvik edilmelidir.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.