HAC - 2

 

10 Ağustos 2020 07:52
HAC - 2




Ve Hac’da Kadın Olmak.


  Bedenle
yapılan her işte bir zorluk vardır. Ve Hac’da bedenle yapılan ibadetler içinde
yer alıyor demiştik.  Kadının nahif
yapısı, kadının duygu yüklü ruh hali, tevekkül ve tefekkürlü duruşu ile Hac
ibadetinde ayrı bir yeri vardır.

Dedik ya
kadın  vücud yapısı itibariyle nahif
olması, ruh haliyle duygusal olması onda kırılgan bir ruh halinin de alt
yapısını oluştur. Fakat Hac ibadetiyle kadını bir insan, bir kul ve bir anne
olarak ayrı ayrı kimliklerle yeniden tanıma fırsatımız oluyor.

Her şeyden
önce bir insandır kadın, insani özelliklere sahiptir. Bir kadın olarak bedeninin
kaldırabileceği ve kaldıramayacağı şeyler vardır. Sınırlıdır. Sınırlı olmasına
rağmen  “Kadın”lık vasfı, annelik özelliğini
her daim canlı tutar.  Nitekim, Hac
ibadetinde yerine getirilmesi gereken bir dizi ritüeller, bir dizi semboller
hem kadın olma, hem anne olmadan kaynaklanır.

Sa’y’ın
hikayesinde de anne yüreğinin parça parça olmasından dolayı oradan oraya şaşkın
çırpınışlar vardır. Bir annenin, çocuğuna olan duygusal bağın gücünü, bu
duygusallıkla yaşanan çırpınışların esintilerini görürüz.

Sadece
“Sa’y”da değil bu durum, oğlu İsmail’in kurban edilmesi anındaki teslimiyette
de annenin çaresizliği ve çaresizliğinin ötesinde teslimiyetini  anlarız.

Dedik ya,
Hac ibadeti sırasında yapılan amellerin bir çoğunda sembollerde  anne duyarlılığı ağır basar. Bir kadın ve
annelik duygularının aktarımı da olsa, Tevhidi anlayış, tevhidi düşünce ve
tevhidi eylemin sergilenmesinde  annelik
duygusu ön planda olmaz. Zira burada teslimiyeti, sabrı, tevekkülü, fedakarlığı
ve kadının eşine olan güvenini  net bir
şekilde görürüz.

Bir anne
olarak çocuğunun susuzluktan kuruyan dudaklarına bir damla su bulma çabasıyla,
yaradana teslim olmuş bir kul arasındaki 
bağıda anlamak gerekir.

Küçük bir
çocuk ile çölde, bir vadide yalnız başına bırakılan  kadının, eşine olan güveni, eşine olan inancı
ve her şeyden öte ilahi emire olan teslimiyetin 
Itaatin en açık örneğini görürüz.

Bedenin dayanabildiği
kadarıyla, gidebildiği kadarıyla ama gözden uzaklaşmadan gidip evladına bir
yudum su bulmak adına çaba gösteren çırpınan anneyi görürüz. Bir arayış içinde,
bir telaş içinde, ümidini kesmeyen bir kadın örneğini görürüz. Bütün bunlar bir
efsane bir hikaye, bir destan değil, hayatın kendisidir.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.