Çocuk eğitiminde, oyun ve oyuncak

 

03 Haziran 2014 14:15
Çocuk eğitiminde, oyun ve oyuncak




Çocukların dünyasında oyun, bir ekmek, bir su gibi vaz geçilmez bir ihtiyaç


  Çocukların dünyasında oyun, ekmek kadar su kadar temel bir ihtiyaçtır.Çocuğun fiziksel dünyasındaki büyüme gıdalarla gerçekleşir.  Proteinini, vitaminini, karbonhidratlarını iyi alan çocuk genelde gürbüzdür. Hastalıklara ve mikroplara karşı kısmen daha dirençlidir. Kaliteli oyun ve arkadaş ortamı ile büyüyen çocuklar da aynen bunun gibidir, sorun çözme, kuralları kavrama, işbirliği, paylaşma, savunma yapma, kendini ifade edebilme gibi konularda oyun ve arkadaş ortamında bulunmayan çocuklara nazaran daha başarılıdırlar. Zihinsel, duygusal ve sosyal dünyasıyla ilgi gıdayı sağlam alan ve oyuna doyan çocuklar, duygu dünyasını, sosyal dünyasını ve zihinsel dünyasını tehdit eden mikroplara karşı daha dirençlidirler.Çocuklar, bu temel ihtiyaçlarını doğumdan itibaren karşılamaya çalışır. Bir bebek, dünyaya gözünü açar açmaz annesini karşısında görür. Anne, bebeğinin ilk arkadaşıdır aynı zamanda… bebeğiyle oyun oynayan anne ve baba, onunla gıdıklama, ce- eee, doldur boşalt, sıralama ve dizme oyunları gibi oyunlar oynarken bir yandan da bebeğinin oyun açlığını gidermiş olur.Üç dört yaşlarından itibaren çocuk, oyun arkadaşları olarak kendi akranlarını seçmeye başlar.  Oyun esnasında mücadele etmeyi, beklemeyi, sorun çözmeyi, kurallara uymayı vb. bir çok şey öğrenir. Öğrendikçe kavrayış ve anlama noktasında daha da gelişir.Çocuk İçin Oyun Nedir?Çocuğun kurallı ya da kuralsız olarak, belli bir amaca dönük olsun olmasın, onun fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal dünyasını geliştiren, çocuğu hayata ve topluma hazırlayan, fazla enerjisini boşalttığı, hoş vakit geçirdiğietkin öğrenme sürecine oyun diyebiliriz.OYUN KURAMLARIOyun ile ilgili yapılan araştırmalar oldukça fazladır. Oyuna farklı açılardan yaklaşan ondört adet kuram vardır. Her bir kuram incelendiğinde çocuğun beslendiği bir yön tespit edilmiştir diyebiliriz.Bilim adamlarının görüşlerini maddelersek; Klasik Kuramlar1- Çocuk oyun yoluyla enerjisini boşaltır. Güç harcadığı yerdir. Bu kuramın temsilcileri Friedrich Schiller ve Herbert Spencer’dir.2- Çocuk için oyun enerji toplamak için bir araçtır. Güç topladığı yerdir. Bu kuramın temsilcileri Moriltz ve Lazarus’tur.3- Oyun, yaşamın başlangıcında, taklit yoluyla gelecekteki yaşam için gerekli davranışları geliştirmektir. Öncül deneme kuramının kurucusu Karl Gross’tur.4- Hall’un tekrar kuramına göre, bir birey yaşamı boyunca daha önce kendi türünün geçirmiş olduğu gelişme seyrinin aynını geçirecektir. Oyun bunun açık seçik belirtisidir. Bu kuramın bilimselliği tartışmalıdır.Dinamik KuramlarDinamik kuramlar daha çok oyunların içeriği ile ilgilenir.1- Çocukların oyunları rastgele şans eseri olmayıp, bireyin farkında olduğu veya olmadığı duyguları belirtir. İnsanların duyguları, arzuları denetimden uzak olan oyunda, düş ve fantezilerde ortaya çıkar. Bu kuram Freud’a aittir. Bu kuram içinde tartışmalı noktalar içerir.2- Oyun; çocuğun bilişsel gelişimini destekleyen önemli bir unsurdur. Bu kuramın sahibi Piaget’tir. Gelişim psikolojisinde yaygın şekilde kabul gören bir kuramdır. Piaget (2000), oyunun evrelerini üçe ayırmıştır. Bunlar:a.   Alıştırmalı Oyun Dönemi (0–2 yaş) : Çocuk bebeklik döneminde bakma, emme, ellerini açıp kapama ve diğer bedensel eylemler ile bedenini, çevresini, çevresindeki nesneleri keşfeder. Hem  bedeninin hem de nesnelerin neye yaradığını tekrarlar yoluyla öğrenir.b.   Sembolik Oyun Dönemi (2–11 yaş) : Çocuk, gerçekte gördüğü önemli olayları oyuna uyarlar. Uyarlama yaparken, gerçeğe uyma zorunluluğu olmadığı için oyunda bazı değişiklikler oluşturur.  Koltuk eve, oklava ata dönüşebilir; çocuk oyunlarında baba-anne, doktor ya da hayvan rollerine girebilir. Çocuğun sembolleştirme yeteneği onun bilişsel gelişimi ile doğru orantılı olarak artmaktadır. c.   Kurallı Oyun Dönemi (12 yaş ve sonrası) : Çocuklar, 12 yaş öncesine kadar kuralların konuluş amacının ve değiştirilebileceğinin tam olarak şuurunda değildir. Bu şuura 12 yaşından itibaren ulaşırlar. 6 yaşından sonra kuralların farkına varan çocuk için bu kurallar değişmez yasa gibidir. Piaget, okulöncesi dönemde ise çocuğun oyunlarında kural kavramının olmadığını söyler.3- Diğer Oyun KuramlarıBu grupta diğer iki grupta yer almayan düşünür ve araştırmacıların görüşlerine yer verilmiştir. 1- Birey ve çevresi bir sistem oluştururlar. İki kutuplu bu sistemde birey özne kutbu, çevre nesnel kutbu oluşturur.  Helanko’nun Sistem Kuramı’dır.2- “Birey çevre ile hangi açıdan ilişkiye girer ve bu kadar çok imkân olduğu bir ortamda, niçin belli bir obje dikkatini çeker?”. Problemini gündeme taşıyan  Berlyne, “Heyecan arama” kavramını ortaya koymuştur.3- Birey bir iç gerginlik yaşarsa ve korku ya da engellemelerden kurtulmak isterse oyunu seçer ve oyunda rahatlamak ister. Eğer oyun fazla dikkat toplama gerektiriyorsa ya da yarış varsa yine organizma yine gergindir. Bu nedenle korku ve heyecan azalacağına artar. Heckhausen’ın kuramı’dır.4- Oyun, bedenin gelişimini sağlayan, uyarıcı bir etkendir. Bazı alışkanlıklar oyun yoluyla yinelenirken edinilir. Oyun, bireyde var olan anti-sosyal eğilimlerden onu arındırır. Karr’ın kuramıdır.5- Oyun, erken çocukluk döneminde ortaya çıkan ve gerçekleştirilemeyen isteklere karşı tepki olarak oluşur. Çocuk oyun aracılığı ile gerçekleşemeyen isteklerini düşsel olarak gerçekleştirir. Vygotsky’nin oyun kuramıdır.6- Oyunun çocuğun gelişiminde oyunun sosyal yönünü ele alarak oyun evrelerini dört grupta inceleyen Parten olmuştur. Piaget’ten sonra en yaygın kullanılan kuramlardan biridir.Parten’in oyun evreleri;Tek başına Oyun (0–2 yaş) :  0–2 yaş dönemindeki çocuk için nesneleri yakalamak, ağzına götürmek, nesneleri atıp arkasından bakmak türü davranışlar birer oyundur. Canlı renkli, ses çıran oyuncaklar çocukların hoşuna gider. Çocuk bu dönemde kendi başına oyun oynamaktan hoşlanır b.   Paralel Oyun (2–4 yaş) : Aynı ortamda, birkaç çocuk birlikte oynarken aralarında iyi bir iletişim olmasa da yavaş yavaş sosyalleşme ve işbirliğine dayalı oyunlar başlar. Çocuk, seçtiği etkinlikle başkalarına yakın olmakta ancak daha çok kendi oyuncağına yoğunlaşmaktadır. c.   Birlikte Oyun (4–6 yaş) : Çocuğun çevreye ilgisi artmıştır ve diğer çocuklarla birlikte oynamakta, gruba katılmakta, iletişime geçmektedir. Oyun oynarken 2–3 çocuk aynı oyunda yer almakta, aynı oyun malzemesini kullanmakta ancak her biri kendi oyununu oynamaktadır. Çocuklar oyuncakları değiştirebilmekte ya da biri diğerini izleyebilmektedir.d.   Kooperatif Oyun (6–8 Yaş) : Bu dönemde çocuklar daha az benmerkezcidir ve başkaları ile işbirliği yapabilecek aşamaya geldiklerinden iletişim kurarak grup oyunlarına katılabilirler. Önceleri iki-üç kişilik gruplar halinde ve kısa süreli olan oyunlar daha sonra daha kalabalık gruplar halinde oynanmakta ve daha uzun sürmektedir. Paylaşma ve işbirliğine dayalı başarma duygusuna dayalı oluşmuş gruplarla oyunlar oynanmaktadır. Kooperatif oyununda temel amaç, topluca organize olarak belirli bir sonuca ulaşmaktır.” (1)OYUNLARIN VE OYUNCAKLARIN MAHİYETİÇocukların yaşına uygun oyun ve oyuncak seçimi, oyunun çocuğa katacağı eğitsel etkiler açısından oldukça önemlidir. Doğru oyun ve oyuncak seçimi ise çocuğun kişiliğini, zekâ ve fiziksel özelliklerini, ilgi alanlarını doğru saptamakla mümkündür. Çocukların gelişim dönemlerine ayrıca ikinci bölümde yer vereceğiz.Türkiye’de oyuncak sektörünün işlevini bilmek bu bağlamda annelerin, babaların, eğitimcilerin hangi oyuncaklara yönelmesi gerektiğini tespit etmek önemlidir.Çağımız modern hayatında tüketen bir toplum olarak, oyuncak sektöründe de ciddi sorunlar yaşamaktayız.  Özellikle Çin’den ithal edilen ucuz, sağlığa zararlı ve eğitsel yanı zayıf olan oyuncaklar çocukların kaliteli ve doğru oyuncaklarla oynama şansını düşürmüştür. “ Türkiye’de oyuncak sektörüne dönük olarak yapılan bir araştırma da,  özellikle işportada satılan ürünlerde popüler, oyunsu, gösteriye elverişli, sihir gibi olağandışı özelliklere sahip oyuncakların fazla olduğu görülmüştür.” (2)Oyuncak piyasasına baktığımızda, çizgi karakterlerden yola çıkarak onların maketleri, araç gereçlerinin fazlaca yer tuttuğunu görüyoruz. Popüler, sihir özelliklerine sahip bu oyuncaklar çizgi filmlerde işlenen konuları fazlasıyla pekiştirmektedir. Bu kahraman doğru özelliklere sahip değilse ya da doğru işler yapmıyorsa çocuk bu sahte kahramanla özdeşim kurar ve elinde tuttuğu kahramanın rolüne bürünür.Bunun örneklerini toplumda görmekteyiz. Kendisini camdan aşağıya atmak üzere olan üç yaşındaki çocuk, kendisini son anda yakalayan annesine şu cevabı vermiştir; “ Ama anne ben örümcek adamım. Bana bir şey olmaz ki…” Yaşanmış bu örnekte, çocuğun örümcek adam şapkası, montu, maketinin olduğu bunlarla sürekli oynadığı bilinmektedir.Anne, öğretmen ve yöneticileri kapsayan bir araştırmada, oyuncak seçimlerinin nasıl yapıldığı araştırılmıştır. Bu araştırmaya göre;“ Anneler, çoğunlukla oyuncakların seçimini çocuklarına bırakma eğiliminde ya da çocuğun tercih ettiği oyuncağı alma eğilimindedir. Annelerin en az ayda bir defa olmak üzere sık olarak oyuncak aldıkları görülmüştür. Anneler oyuncağı satın alırken ise eğitsel olmasına, yaşına uygun olmasına ve çocuğun oyuncağını sevmesine dikkat etmiştir. Anneler çocuklarıyla bazen oyuncak yapmaktadır ve bu daha çok kağıttan yapılan oyuncaklar olmasına rağmen çocukların hoşuna giden oyuncaklar olduğu görülmüştür. Eğitimciler, oyuncağın çok amaçlı kullanılabilmesi, sağlam ve dayanıklı olmasına dikkat ederken yöneticiler oyuncak seçiminde ve alımında öğretmenlerle birlikte karar almaktadır. Bu karar aşamasına psikolog da eşlik etmektedir.” (3)Araştırma sonuçlarında göze çarpan husus annelerin, çocuklarının isteğine fazla boyun eğen kesimde yer alıyor olması ve sıklıkla oyuncak almasıdır. Anne ve çocuk, dev şirketlerin pazarlama ağındaki en önemli iki kurbanıdır. Televizyonda reklamlar aracılığıyla, albenisi fazla olan, eğitsel içeriği az olan, hatta eğitsel içeriği hiç bulunmayan oyuncaklar, çocukların iştahını kabartmaktadır. Zararı faydasından daha fazla olan bu oyuncakların fiyatı, ister ucuz ister pahalı olsun fark etmez, çocuk bu oyuncağı alması için annesini zorlamaya başladığında, annelerin çoğu teslim bayrağını çekmektedir. Gösterişi, görüntüsü fazlasıyla renkli oyuncaklar çocuğa görsel anlamda gereksiz ve fazla yükleme yapar. Görsel anlamda fazlasıyla doyurulan çağımız çocuklarının dinleme, hafıza, akıl yürütme gibi zihinsel becerilerinde de zayıflama olduğu görülmektedir.  Bu tip oyuncakların faydası yok denecek kadar azdır.Nitekim yapılan bir araştırma da bu durum ortaya konmuştur; “ 36- 72 aylık çocuklar için tasarlanmış oyuncakların, çocukların büyük kasların hareket gelişimini %1,48, küçük kasların hareket gelişimini %4,46, öz bakım becerilerinin kazanımını %1,48, sosyal-duygusal gelişimini %7,60, bilişsel gelişimini %6,31, dil gelişimini %10,07, toplamda tüm gelişim alanlarını %5,23 oranında desteklediği sonucuna ulaşılmıştır.Bu çalışma sonucunda oyuncak üreticisi firmaların çocuk gelişimi ve eğitimi uzmanları rehberliğinde oyuncak hazırlamaları ve üniversitelerde “Okul Öncesi Eğitimi” bilim dalında okutulan “Araç Yapımı” derslerine daha fazla ağırlık verilmesi önerilmiştir.” (4)Çocukları pahalı, gösterişli, popüler, içinde kansorejen maddeler içeren oyuncaklardan uzak tutmak gerekir. Onlara alternatif eğitici ve eğlendirici seçenekler hazırlamalıyız. Çocuklara ortam ve imkan sağlamak zorundayız. Çocuklar dünyaya gözlerini açtığında tüketimin fazla olduğu, elektronik bir çağa adımını atmaktadır. Bilgisayar, internet, cep telefonu gibi elektronik oyuncaklar ve çocukların doğal oyun ortamlarının olmayışı, çocukların gelişimini ciddi derecede tehdit etmektedir.   GELİŞİM BASAMAKLARINA GÖRE OYUN VE OYUNCAK TERCİHİHangi dönemde olursa olsun anne ve babanın çocuğuna oyuncağı ihtiyacı ölçüsünde alması gerekir. Çocuğun kendi zihinsel üretimini desteklemek için onu hazıra alıştırmamak gerekir. Odasında görsel ve işitsel şenlik ile büyüyen çocuklarda dinleme ve anlama becerisi noktasında da zayıflıklar meydana gelmektedir. Hayal gücünü ve zihinde canlandırma becerisini zayıflatan bu durum, aynı zamanda dikkati toparlama sorununa da yol açmaktadır. Anne ve babanın oyuncak alırken, düzensiz aralıklarla alması, ödül olarak oyuncağa çok müracaat etmemesi gerekir.Bebeklik dönemi (0-2): Yeni doğan bebekler genellikle kendi bedenleriyle oynarlar. Ayaklarına, ellerine bakar, hareket ettirir, onları ağızlarına götürür ve bunu defalarca tekrarlarlar. Bebekler seslere karşı oldukça hassastır. Aynı zamanda parlak ışık ve renklere karşı da duyarlıdırlar. Bu dönemde çıngırak, bebek için iyi bir oyuncaktır. Bebeğin beşiğine asılan zıt renkli oyuncaklarda ilgisini çeker ve onlara ulaşamaya çalışır. Bebek 1 yaşına kadar;  Yumuşak peluşlar, çıngıraklar, diş halkaları, kırılmayacak aynalar, yumuşak renkli küplerle oynamaktan zevk alır.  Ayrıca çocuğa zarar vermeyecek, sivri ve köşeli olmayan ev eşyaları da onun için iyi birer oyuncaktır. Bu dönemde anne ve babanın dikkat etmesi gereken şey; bebeğin önüne konulan oyuncağın sert, sivri, ucuz, fazla karışık renkli olmamasıdır. Bir yaşından sonra; renkli toplar, doldur boşalt oyuncakları, kule dizme, renkli bloklar severek oynadıkları oyuncaklar arasındadır. 2 yaşında; sesli müzik kutuları, renkli kitaplar,  telefon, oyuncak araba, mutfak eşyaları, bebekler oynadıkları oyuncaklar arasındadır.2-4 Yaş Dönemi: Çocuğun hayal gücünün geliştiği bir dönemdir. Taklit ve drama oyunlarını oynamaya başladığı bir dönemdir. Çocuğun gözlem gücünü ve olayları kavrayışını geliştiren oyuncaklar tercih edilmelidir. Bebekler, marangozluk aletleri, mutfak gereçleri, doktor araç ve gereçleri, bahçe aletleri, küçük oyuncak askerler, değişik hayvanlar, bahçe aletleri, beş, on parçalık basit puzzle, legolar, tahta bloklar, renkli kitaplar oyuncak olarak tercih edilebilir.4-6 Yaş Dönemi: Bu dönem çocukların sosyalleştikleri dönemdir.  Çocuklar bu dönemde arkadaşlarıyla kurallar çerçevesinde oyun oynamayı öğrenir. Anne ve babanın onu mutlaka arkadaş ortamında bulundurması gerekir. Açık hava oyun ve oyuncakları, masa başı oyunları (Boyama, kesme yapıştırma, resim yapma gibi…), resimli dominolar, yap bozlar, eşleştirmeli oyunlar ve oyuncaklar, bu dönemde tanışması gereken oyun ve oyuncaklardır. Bu dönemde çocuklar, özellikle zekâ oyunlarıyla tanışmalıdır. Basit bulmacalar, eşleştirme oyunları, dikkat ve hafıza geliştiren oyuncaklar tercih edilmelidir. İlkokul ve Lise Yılları: Çocuklar becerilerini ortaya çıkaracak oyunlara ve aktivitelere yönelmeye başlarlar. Zekâ oyunları, spor etkinlikleri, müzik, sinema, tiyatro gibi yetişkinlerin dünyasına ait aktivitelere katılmaya başlarlar. Bu dönemde, çocuğu sosyal tehlikelerden korumak gerekir.  Çocuğu yeteneklerini, becerisini ortaya koyabileceği etkinliklerle tanıştırmak gerekir. www.aileakademisi.orgKAYNAKLAR1- Anasınıfı, Hazırlık Ve İlköğretim Birinci Sınıflarda Okuyan Görme Engelli Öğrencilerin Oyunlarının Değerlendirilmesi:Karşılaştırmalı Bir Araştırma, Mahir KILIÇOĞLU, Konya, 2006, 126 sf.2- İşporta ürünlerinde yaratıcılığın kaynakları: Türkiye'deki küçük ölçekli oyuncak endüstrisi üzerine bir çalışma, Dilek AKBULUT, Ankara, 2001, 87 sf.3- Annelerin, okulöncesi eğitim kurumu yönetici ve öğretmenlerin oyuncak seçimleri, Işık KAMARAJ, İstanbul, 1996,  155 sf.4- 36-72 aylık çocuklar için tasarlanmış oyuncakların çocukların gelişim alanlarına göre incelenmesi, Deniz Kaya, Ankara, 2007, 85 sf.    



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.