Uyuşturucu mafyasının arkasındakiler

 

29 Ağustos 2014 22:37
Uyuşturucu mafyasının arkasındakiler




Gençleri uyuşturucu bataklığına çekmek isteyenlerin başında yabancı istihbarat gelmekte


  Uyuşturucu Madde Bataklığına Çekilmek İstenen Gençlik-1: İstihbarat Örgütlerinin Sosyal Medya TuzağıGirişTürkiye İstatistik Kurumu’nun Aralık 2012 tarihli verilerine göre, 75.627.386 olan Türkiye nüfusunun 18.862.319’u, 15-29 yaş grubunda yer almaktadır. Buna göre Türkiye nüfusunun yaklaşık %25’i gençlerden oluşmaktadır. Türkiye, Dünya’da genç nüfus oranı yüksek olan ülkelerden birisidir. Genç nüfus, ülkenin önemli stratejik unsurlarından biridir. Bu nedenle birbirine rakip, düşman olan ülkeler, birbirleri ile olan mücadelesini, kavgasını ülke gençliği üzerinden yürütmeyi, ülke gençliğini ele geçirmeyi ya da uyuşturmayı önemli stratejik hedeflerden biri olarak kabul etmektedirler.Ülkemizde gençlikle ilgili yapılan çalışmalarda, genel olarak durum tespiti yapılmakta, gençlere ve ana babalara tavsiyelerde bulunulmaktadır. Ciddi çalışmalar yapılmış olmasına karşılık, temel neden/nedenler üzerinde tartışma yapılmamakta ya da yapılamamaktadır. Birçok araştırmada; gençler arasında her geçen gün şiddetin, fuhşun ve madde bağımlılığının arttığı, belli bir kesiminin kendi toplumuna ve tarihine yabancılaştığı, kendi ülkesini terk edip yabancı bir ülkede yaşamak istediği, sefahat âlemine doğru bir eğilimi olduğu, sorumluluk almaktan kaçtığı, kısa zamanda zengin olmak istediği, marka tutkusu içinde olduğu, zahmetsiz rahmet peşinde koştuğu şeklinde önemli tespitlerde bulunulmuştur. Bunlar, gençliğin sorunlarını tespit etme noktasında çok güzel çalışmalardır.Ancak bu gidişin ana sebepleri nelerdir? sorusu sorulmamaktadır. Bu sorunun cevabini bulabilmek için de, şu sorular da son derece hayati olup muhakkak sorulması gereken sorular olarak anlam kazanmaktadır: Gençlerimiz, mensup oldukları kültür ve medeniyetin temel değerlerini, kültür ve medeniyetlerine ruh ve şekil veren dinlerini, dinlerinin öngördüğü ahlak sistemini gerçekten bilmekte midirler? Gençlerimizin İslam dini ile olan irtibatları ne düzeydedir? Gençlerimiz kendilerini dini değerlere göre nasıl tanımlıyorlar? Benimsedikleri dini kimliğin duygu, düşünce, tutum ve davranışları üzerindeki etkisi nedir? Kendilerine biçtikleri dindarlık ile duygu, düşünce, tutum ve tavırları örtüşmekte midir? Dini bilgi düzeyi açısından kendilerini nasıl görmektedirler? İbadetleri ne düzeydedir? İbadet düzeyleri ile günlük hayatta benimsedikleri değerler arasında bir tutarlılık var mıdır? Laik- seküler bir dünya görüşüne nasıl bakmaktadırlar? Laik-seküler değerlerle İslami değerlerden oluşan melez değerlere sahipler mi? Melez değerlere sahipseler onların duygu, düşünce, tutum ve davranışlarına bu nasıl yansımaktadır? Gençlikte sosyal şizofreni diyebileceğimiz bir hastalık hali mevcut mudur? Eğer melez bir değer sistemi oluşmuşsa ve bunun sonucunda şizofren davranışlar ortaya çıkıyorsa, bunun temel sebebi nedir?Hemem hemen her yıl, farklı uyuşturucu madde ismi zikredilerek gençliğin uyuşturucu bataklığına doğru sürüklendiği şikâyetleri yapılmakta ve acil yasal düzenlemeler gerçekleştirilmektedir. Türkiye, 2009 yılından itibaren “bonzai” denen sentetik bir uyuşturucu ile başı beladadır. 2011 yılından itibaren de bu belaya karşı yasal düzenleme yaparak savaş açmıştır. Bu son savaşın ne sonuç vereceğini bilememekteyiz. Ancak şimdiye kadar verilen savaşlardan iyi bir sonuç alınamamıştır. Türkiye bunun ana sebeplerini araştırmak ve ortaya koymak zorundadır.Burada, söz konusu sorular çerçevesinde uyuşturucu/madde kullanımını ele alıp inceleyecek, temel sebepleri tartışmaya açacağız. “Gençlik Düşmanın Beşinci Kol Faaliyetlerinin Boy Hedefidir”Gençliğin madde kullanımını ele almadan önce gençlik üzerinde etkili olan faktörleri, özetlemekte fayda vardır. Gerçekçi bir analiz yapmak, çözüm için zorunludur.Eski Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök harp akademilerindeki yıllık değerlendirme toplantısında, “Türkiye’de gençlik düşmanın beşinci kol faaliyetlerinin boy hedefidir.” şeklinde bir açıklama yapmıştır. Beşinci kol faaliyeti, düşman istihbarat örgütlerinin başka ülkelerde yürüttükleri faaliyetler için kullanılmaktadır. Gençlikle ilgili beşinci kol faaliyetleri, ülkeden ülkeye değişmekle beraber, genellikle, istihbaratçı elde etmek, ideolojik olarak kazanmak (komünist, Hıristiyan, satanist, ateist…), mafyalaştırmak, şiddete bulaştırmak, darbe için uygun zemin hazırlamak, kadife darbe gerçekleştirmek, taşeron olarak kullanmak, fuhuş, alkol, uyuşturucu bataklığına, sefahat âlemine sokarak dinamizmini yok etmek olarak ortaya çıkmaktadır.Org. Hilmi Özkök’ten yaklaşık sekiz-on yıl sonra Taksim Gezi parkı hadiselerinde (Taksim Kadife Darbe başlangıç evresi) Başbakan Erdoğan, Türkiye’deki faiz lobisine seslenerek, “Senin otellerinde yabancı istihbaratların ne işi vardır?” tarzında bir çıkış yapmıştır. Gene Başbakan tarafından “Pensilvanya’nın CIA ve MOSSAD tarafından taşeron olarak kullanıldığı” iddia edilmektedir. O nedenle gençlik meselesi ile ilgili hangi konuyu ele alırsak alalım mutlaka düşman istihbaratlarını göz önüne almalıyız.Her zaman ifade ettiğimiz bir gerçek, Türkiye gibi son derece jeostratejik, jeopolitik ve jeoekonomik önemi olan bir ülkede herhangi bir meseleyi ele alıp incelerken, küresel, bölgesel ve iç dinamikleri mutlaka göz önüne almalı ve çözümü de buna göre düşünmeliyiz. Bu coğrafyada hem bölgesel hem de küresel güçler, birçok proje çerçevesinde birbiri ile savaşmakta, hâkimiyet mücadelesi yapmaktadırlar. Bu açıdan küresel güç olarak ABD, Siyonizm, Bölgesel güç olarak AB (Almanya, İngiltere, Fransa), İsrail, Iran, Rusya, Mısır ve Suud, Türkiye üzerinde bir kavga yürütmektedirler. Bu kavgada, bazen bir kısmı bir kısmı ile anlaşmakta; bazen de birbirleri ile kavga ederek yol almaya çalışmaktadırlar. Bunlara ek olarak Suriye istihbaratı, Türkiye üzerinde yoğun çalışma içerisinde bulunmaktadır. Medyada yer alan bilgiler doğruysa Suriye istihbaratı, sınır boylarında cirit atmakta, gençler üzerinden Suriyeli göçmenlere karşı bir muhalefet oluşturarak sokak hareketleri organize etmektedir. Taksim Kadife Darbesinin yeni aşaması, Suriyeli göçmenler merkeze alınarak gerçekleştirilebilir. Türkiye bu ihtimali göz önüne almalıdır. “Şeytanın Kulakları”: Echelon SistemiDünyadaki tüm telefon, telsiz, faks, SMS ve elektronik posta iletişimini dinleyen dev bir dinleme sistemi, dev bir kulaktır, Echelon sistemi. Bu sistem, ABD (NSA), İngiltere (GCHO), Kanada (CSE), Avustralya (DSD) ve Yeni Zelanda (GCSB) istihbarat teşkilatlarının, dünya üzerindeki iletişim sistemlerini denetlemek için 1948 yılında UKUSA anlaşması ile kurulmuştur (1,2). 1971 yılında etkin bir şekilde hayata geçirilmiş, o günden buyana gelişen teknolojiye bağlı olarak alt yapısı sürekli geliştirilerek devasa bir dinleme sistemi haline getirilmiştir.Dünyanın değişik yerlerine kurulan dinleme istasyonları, aralarında görev dağılımı yapılmış bir şekilde dünyanın farklı bölgelerini takibe almışlardır. Echelon sisteminin bel kemiğinin, İngiltere’deki Menwith Hill olduğu iddia edilmektedir.Echelon sistemi, teknolojinin kullanıldığı tüm iletişim sistemlerini, dinleyebilmekte, elde edilen tüm bilgiler, süper bilgisayarlarda kayıt altına alınıp işlenmektedir. Dinleme ile elde edilen veriler, `sözlük’ (Dictionary) adı verilen bir filtreleme sisteminde filtrelenmektedir (1,2). `Sözlük’ (Dictionary), Echelon projesinde yer alan beş devlet tarafından belirlenen anahtar kelimeler, isimler, adresler gibi bilgilerin yer aldığı bilgisayar ağ sistemidir. Rusya, Çin, Fransa ve İsrail gibi devletlerin de benzer dinleme sistemleri kurdukları ve dünyayı dinledikleri bilinmektedir. İnternet Üzerinden    “Online Casusluk”Bilgisayar ve İnternet sistemi, elektronik istihbarat alanında etkin bir şekilde kullanılmaktadır. İnternet, bir bilgi kütüphanesi olarak bilgi toplama metodunda, köklü değişiklik yapılmasına sebep olmuştur. Geçmişte casusların peşinde koştuğu bilgilerin neredeyse % 80’ni, bugün internet ortamında dolaşmaktadır. İstihbaratçılar, elektronik istihbarat sayesinde hedef ülkelerde işbirlikçiler bularak, bilgilere çok daha rahat ve risksiz bir şekilde ulaşabilmektedir. İstihbarat birimleri, işbirliğine yatkın kimseleri, eskiden ajanların kendi gözlemlerine dayalı olarak tespit ederken; şimdi bu işi, bilgisayar programları aracılığıyla internet üzerinden yapmaktadırlar. Aşırı miktarda borcu, başarısız bir kariyeri, cinsel sorunları, ailevi sorunları, aşırı ıhtırası, lüks yaşama isteği ve ideolojik körlükleri olanlar, yabancı istihbaratçılarla işbirliğine daha yatkındırlar (1). Özel geliştirilmiş bilgisayar programları (Sayısal casuslar), internet üzerinden insanların harcama alışkanlıklarını, karşı cinse olan düşkünlüklerini, malı durumlarını, ihtiraslarını, özlemlerini, sağlık durumlarını ve çalışma alışkanlıklarını tespit etmekte ve değerlendirmek üzere bir veri bankası oluşturmaktadırlar. Bugün, internet üzerinde milyonlarca kaynaktan gelen sayısız bilgi, yapay zekâ ve yapay sınır ağları ile donatılmış çok yüksek hızlı süper bilgisayarlar aracılığıyla alınıp işleme tabı tutulabilmektedir. Herhangi bir kişinin, sanal dünyada kayıtlı tüm bilgilerini bir araya getiren bilgisayar programları sayesinde, istenen şahıs hakkında kapsamlı bir dosya oluşturulabilinmektedir. Bilgisayarlara internet üzerinden yerleştirilen ‘arka kapı’” (“Back Door”) programları sayesinde bilgisayarlardaki tüm bilgilerin alınması ve istenen bilgilerin bilgisayara yerleştirilmesi imkân dâhilindedir.Casus yazılımlar (spyware), kişiler hakkında her türlü bilgiyi anında toplayabilmekte ve kişilerin bilgisayarlarındaki dokümanları ve resimleri kopyalayabilmektedirler (‘Online casusluk’). 2001 yılında NSA, Microsoft yazılımında ki ana şifreyi kullanarak Alman Ordusunun gizli belgelerini ele geçirmiştir. Bunun üzerine Alman yönetimi, Telekom ve Siemens’ten Microsoft’a alternatif daha güvenli başka yazılım programları geliştirilmesini istemiştir (2). Çin ise, kodları açık olan daha güvenli işletim sistemi olarak Linux işletim sisteminin kullanılmasına karar vermiş, diğer işletim sistemlerinin kullanılmasını yasaklamıştır.Son zamanlarda Alman İstihbaratı BND’nin Türkiye’yi dinlediğine dair bilgilerin servis edilmesi, Almanya Başbakanı Merkel’in bunu kabul etmesi, elektronik istihbaratın ne kadar etkin olduğunun bir göstergesidir. Türkiye’yi sadece Almanya dinlememektedir. Elektronik savaş-Elektronik İstihbarat kapsamında, dinleme imkânlarına sahip olan başta ABD, İsrail, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin olmak üzere tüm ülkeler dinlemektedirler. Dinleme işi de yeni değildir, bugünün işi de değildir. Daha düne kadar MIT, CİA ve MOSSAD ile iç içeydi; MİT ve Özel harp dairesinin maaşları ABD tarafından verilmekteydi. Ergenekon, NATO tarafından kurulmuş ve eğitilmiş bir kontrgerilla yapılanmasıdır. NATO, Türkiye’nin sinir sistemine/kılcal damarlarına yerleşmiş ve Türkiye’yi dinlemektedir. NATO üslerinde neler olup gittiğini Türkiye gerçekten de bilmekte midir? Türkiye’deki NATO üstlerine Türkiyeli yetkililer, istedikleri anda istedikleri yerlere girebilmekte midir? NATO içimize sızmış düşmandır ve Türkiye’nin hayrına çalışmamaktadır. PKK’yi besleyip büyüten, bugünlere getiren NATO’dur. RF4 Uçağı hadisesinde NATO’nun parmağı vardır.Hablemitoğlu ve Uğur Mumcu, BND ve MOSSAD faaliyetlerini deşifre ettikleri için öldürülmüşlerdir. Türkiye’yi 12 Eylül 1980 ortamına getirebilmek için yol boyu öldürülmüş isimler kimlerdir ve bunları kimler öldürmüştür? Bunların yerli işbirlikçileri kimlerdir? Bu soruların cevapları gerçekçi bir şekilde bulunduğunda ve gereği yapıldığında, Türkiye gerçek anlamda huzura kavuşacaktır.CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın başını yiyen kaset olayı, Suriye-Irak Sınırı boyunca İsrail tarafından kurulacak elektronik erken uyarı sistemini ve mayınlı arazilerin İsrail’e verilmesini, Anayasa Mahkemesi’ne götürerek İsrail’in bölgede rahat istihbarat faaliyeti yapmasını engellemiş olması ile ilgilidir.Türkiye’nin kullandığı bütün iletişim sistemleri, kripto cihazlar, mobil takip sistemleri, internet sistemi, istihbarat amaçlı Heronlar, aldıkları tüm bilgileri, “arka kapıdan” eş zamanlı olarak daha üst komuta merkezine bildirmektedirler. Dağlıca, Çukurca, Aktütün, Şemdinli, Reyhanlı ve RF4 uçağında yaşanan hadiseler, elektronik savaşın/İstihbarat savaşının sonucudur.İnternet /Sosyal Medya Üzerinden Gençliğe Uyuşturucu TuzağıBugün gençliği kasıp kavurduğu söylenen bonzai belası, internet ve sosyal medya üzerinden Türkiye’ye girmekte ve pazarlanmaktadır. İstihbarat örgütleri ve mafya baronları tarafından pazarlama başlatılmakta sonra da sosyal medya grupları üzerinden pazarlama devam ettirilmektedir (3,4).Bonzai, Spice silver, spice gold, spice diamond, Spice Arctic Synergy, Spice Tropiccl Synergy, Spice Egypt, Yucatan Fire, Smoke, Sence, ChillX, Highdi’s Almdröhner, Earth Impact, Gorillaz, Skunk, Genie, Galaxy Gold, Space Truckin, Solar Flare, Moon Rocks, Blue Lotus, Aroma, Scope gibi bir çok farklı isim ve ambalaj adı altına internette online satış sitelerinden 2004 yılından itibaren satışı başlamış 2006 yılından itibaren de satışında ciddi bir artış olduğu görülmüştür (3).Sosyal medya üzerinden, özellikle Facebook üzerinden özel gruplar ve özel şifreler oluşturularak satılması, uyuşturucu şebekesine karşı verilen mücadeleyi zorlaştırmaktadır. Narkotik polis yetkililerinin ifadesine göre kapanan sitenin yerine yenisi açılmakta, bonzai farklı adlar altında, yaldızlı sloganlarla tekrar pazarlanmaktadır (4). Merak duygusu, o anki gencin ruh hali, bataklığın içine gençlerin çekilmesini kolaylaştırmaktadır. Sonuç: Türkiye’deki Echelon Sistemi Ve NATO Üsleri Kapatılsın ve Pardus İşletim Sistemi KullanılsınAnayasa’nın 58. maddesinde, “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır” denmektedir. Türkiye’nin pratiğini göz önüne aldığımızda ortadaki rakamlar ve yaşananlar, alınan tedbirlerin yeterli olmadığını göstermektedir. Türkiye’de uyuşturucu kullanım ve bağımlılık oranları ve fuhuş giderek artmakta, kullanım yaşı, fuhuş yaşı gittikçe düşmektedir. Öyleyse bir yerlerde yanlışlık yapılmaktadır. Hastalığa yanlış teşhis konulduğu için tedavi de yanlış yapılmaktadır.Mesele, öncelikle bir kültür ve medeniyet meselesi, değerler sistemi meselesi olarak ele alınmalıdır. Bu konu yol boyu tartışılacaktır. Toplumsal bir mutabakat aranmalı, madde kullanımı ve fuhşa karşı topyekûn bir savaşa karar verilmelidir.Türkiye, internet ve sosyal medyanın gençlik üzerindeki olumsuz etkilerini yok etmek için ülkedeki yabancı elektronik istihbarat ağının varlığını ortaya çıkarmak zorundadır. Türkiye, başta ABD ve NATO olmak üzere Batı ile olan tüm ilişkilerini yeniden gözden geçirmelidir. Türkiye’deki Echelon sistemi ve tüm NATO üsleri kapatılmalıdır. Yabancılardan aldığı istihbarat ve kriptolama amaçlı tüm sistemleri, yeniden gözden geçirmeli, sistem içerisindeki tüm elektronik casus mekanizmaları etkisiz hale getirmelidir. Türkiye’nin bir an önce elektronik istihbarat konusunda gerekli yatırımı yapması ve milli bir sistem kurması gerekmektedir. Öncelikle internet güvenliği sağlanmalıdır.Türkiye’de, bilgi güvenliği, mobil sistemlerin güvenliği, güvenli yazılım geliştirme metotları ve bankacılık uygulamaları gibi bilişim sistemleri güvenliği konularında kullanılmak amacıyla TUBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE) tarafından, PARDUS adı verilen bir işletim sistemi geliştirilmiştir (5-7). Bu işletim sistemi kullanılmalı ve sürekli geliştirilmelidir. Kaynaklar1– Avcı, G., İstihbarat Teknikleri, Timaş yayınları, İstanbul, s: 11-30, 2004.2– Çimen A., Echelon, İstihbarat Dünyasının Perde Arkası, Timaş Yayınları, s: 235-265, 2002.3–  Eğilmez, M., Konuksever, A., Top, T., “Gençlere Yeni Tuzak: Bonzai”;  Al Jazeera Uyuşturucu Yazı Dizisi; Http://Www.Aljazeera.Com.Tr/Al-Jazeera-Ozel/Genclere-Yeni-Tuzak-Bonzai.4– Koçoğlu, H., Yusuf Doğan, Y., “Ucuz Ve Ölümcül Bonzai Virüsü”, Yeni Şafak 28–30.06.20145– TUBİTAK, UEKAE, Pardus Nereden Geldi? Şimdi Nerede? Nereye Gidiyor? 20086– Ömeroğlu A., Begiter N., Pardus, Linux Nedir? Özgürlükİçin.com7– Pardus Elektronik Dergi Sayı: 1, Mart 2006.    



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.