Çocuklarda kekemeliği kalıcı hale getirmeyin

 

26 Ekim 2015 22:00
Çocuklarda kekemeliği kalıcı hale getirmeyin




Ailelerin bazı yanlış ve zamansız müdahaleleri çocuklarda kekemeliği kalıcı hale getirebiliyor


  Kekemeliğin neden kaynaklandığının henüz bilinmediğini ifade
eden Uzman Terapist Zahide Durmaz, "Bu konuda aşağı yukarı 100 yılı aşkın
bir süredir bilimsel çalışmalar var. Özellikle beyin görüntüleme teknikleri
ortaya çıktıktan sonra birçok ilerleme kaydedildi. Genetik bir geçiş olduğunu
biliyoruz ama tamamen kalıtsal da diyemiyoruz. 'Korktu, ondan oldu' diyorlar
ama böyle değil." şeklinde konuştu.

Ailelerin çocuklarına yaklaşımlarından bahseden Durmaz,
"Aileler, iyi niyetli olarak 'Yavaş konuş.' diyebiliyor ya da çocuğa,
söylediği şeyi tekrar ettirebiliyor. Bunlar hiçbir işe yaramıyor ve çocuk,
kendiliğinden atlatabilecekken ailesinin yanlış müdahalesi yüzünden kekemelik
kalıcı hale gelebiliyor. 'Düzgün konuş, bilerek böyle konuşuyorsun.' diyen
aileler var ama bu çocuğun elinde değil, istemsiz bir şey. Çocuk r'leri
söyleyemezse aile onu çok dert etmiyor ama kekemeliği sorun ediyor. Aynı
şekilde kişi de r'leri söyleyemiyorsa bunu çok dert etmiyor ama kekeleyen
birisi bunu çok dert ediyor ve sosyal statüyü etkiliyor." dedi.

Çocuğa hangi durumlarda kekeme denebileceği hakkında ise
Durmaz, "Onun birkaç hesaplama yöntemi var. Çocuğun kekelediği hece
sayısının, toplam konuştuğu hece sayısına oranı yüzde 2 ya da 3'ün altındaysa
biz o çocuğa kekeme demiyoruz. Bazı kaynaklar bu sınırı yüzde 2, bazıları yüzde
3 kabul ediyor." diye konuştu.

'KEKEMELİK PSİKOLOJİK DEĞİL'

Uzman Terapist Durmaz, "Kişi kendisini rahat
hissettiğinde kekemelik düşme eğilimde olduğundan, halk arasında psikolojik
olduğu düşünülüyor. Kekemelik stresli ortamlarda artma, stressiz ortamlarda
düşme eğilimindedir. Psikolojik faktör şöyle bir şey, kişinin migreni vardır,
migrenin sebebi gürültü değildir ama gürültülü ortamda migren ağrıları
artabilir, tetiklenebilir. Gelişimsel dediğimiz kekemelik, çocuk yaşlarda başlıyor
ve aşağı yukarı genellikle 2-7 yaşlarda, daha geç yaşlarda da ortaya
çıkabiliyor. Vakaların büyük kısmı kendiliğinden düzeliyor, yani yüzde 70-80
kadarı müdahaleye gerek kalmadan kendiliğinden düzeliyor ama eğer bu gruptan
değilse kişi, hayatının sonuna kadar kekeme kalabiliyor ve genellikle ergenliğe
kadar düzelmemişse düzelmesine çok ihtimal vermiyoruz." diye konuştu.

Zahide Durmaz, şöyle devam etti: "Tedavi demek çok
doğru değil, çünkü birkaç yöntem var. Bir kısmı, kişinin kekemeliğini kontrol
etmesini sağlıyor ama kişi kontrolü bıraktığı zaman yine kekemeliğe
dönebiliyor. Erken yaşlarda uyguladığımız programlar var. Çocuk kekelemeye
başladıktan hemen sonra 2.5, 3, 4, 5 yaşlarında müdahale edebiliyoruz. Orada
çocuk, müdahale etmek zorunda kalmıyor. Çok etkili programlar var, özellikle
çocuk yaşlardan itibaren çok iyi sonuçlar alınabiliyor. Örneğin 5 yaşındaki bir
çocukla 15 yaşındaki bir çocuğun tedavisi aynı olmuyor. Küçük yaşlarda daha iyi
yanıt veriyor."

Kekemeliğin kişi üzerinde ne gibi etkiler bıraktığına da
değinen Uzman Terapist Durmaz, "Çocuk bir süre sonra farkediyor. Farkına
vardıktan sonra susmalar yoğunlaşabiliyor. Kötü konuştuğunu düşünebiliyor
çocuk. Daha sonra yaş büyüdükçe içe kapanmalar, sosyal ortamlardan uzaklaşmalar
olabiliyor. Konuşmasından ötürü tüm alanlarda kendisini güvensiz hissedebiliyor
ama kekemeliğiyle barışık yaşayabilen insanlar da var. Tüm alanlarda her şeyi
yapabilen insanlar var." dedi.

Uzman Terapist Zahide Durmaz, çözüm yollarını ise şöyle
anlattı: "Bu alan, dil ve konuşma terapistlerinin alanı. Dil ve konuşma
terapistlerinin eğitim vermesi gerekiyor ama bazen, '15 günde kekemeliğe son'
gibi şeyler görürsünüz. Hiç kimse kekemelik tedavisinde, kekemeliğe müdahalede
garanti vaadedemez, çünkü bu bir süreçtir. Büyük oranda iyi sonuçlanır, aksi
sonuçlar da olabilir. Kişi buralara gittiğinde yıkım yaşıyor genellikle.
Bilimsel içeriği olmayan bir metot uygulanıyor. Buralar, para kazanma amaçlı
yerler. Kişi oraya gidip olumsuz sonuç aldığında, bu durum terapiye de engel oluyor."

Dil ve konuşma terapistlerinin Türkiye'deki durumuna değinen
Durmaz, şunları söyledi: "Ben Anadolu Üniversitesi mezunuyum. Çok yakın
zamana kadar sadece burada, Dil ve Konuşma Terapistliği bölümü vardı. Şimdi
başka üniversitelerde de açıldı. Bu sebeple terapistler az ve insanlar
ulaşmakta zorluk çekiyorlar. O yüzden insanlar ilgisiz meslek gruplarına, '15
günde kekemeliğe son' merkezlerine gidebiliyor."  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.