Eğitimde ilk adım

 

16 Kasım 2019 18:11
Eğitimde ilk adım





  “Hiçbir anne
baba, evladına güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermemiştir.”

Hz. Muhammed
(s.a.s.)

Çocuk, ana
baba elinde bir emanettir. Kalbi, kıymetli bir cevher gibi temizdir. Mum gibi
her şekli alabilir. Bütün yazı ve şekillerden uzaktır. Temiz bir toprak gibi
olup hangi tohum atılırsa büyür. İyilik tohumu ekilirse, din ve dünya saadetine
kavuşur.

Gazali

Çocukta ruh ve
beden eğitimi ve gelişimi beraber yürütülmelidir.

İbn-i Sina

Çocuklara
yatırım yapmak için onların birer yetişkin olmasını bekleme lüksümüz olmadığı
gibi, onlar okula başlayana kadar bekleme lüksümüz de yok, çünkü o zaman
müdahale etmek için çok geç olabilir.

James Heckman

Yünlerin
beyazlığına boyalarla verilen renk silinmez. Bu yüzden çocuğun ilk yıllarında,
henüz tam bir biçim olmamış olan zihnine verilecek bilgilerin ve örnek olacağı
kişilerin özenle seçilmesi gerekir.

Marcus Fabius
Quintilianus

Çocukların
karınlarını ve zihinlerini doyurduğumuz kadar ruhlarını da beslemeliyiz.

Michael
Marshall

Eğitimin Temeli Ailede Atılır

İnsanlar,
temel değerlerini yeni nesillere aile aracılığı ile aktarır. Çocuk için bedenî,
ruhi ve ahlaki açıdan en mükemmel yetişme ortamı ailedir. Eğitim; aile, okul ve
çevrenin müşterek eseridir fakat çocuğun yetişmesindeki ilk müessir faktör
ailedir. Çünkü okullarda çocuğa bilgi öğretilir. Bilgiyi işleyecek, davranışa
dönüştürecek, yeni bilgiler üretecek olan, çocuğun karakteridir. Çocuğun
karakterinin % 75’i ise 0-6 yaş arasında yani ailesiyle en çok vakit geçirdiği
dönemde oluşur. Cömertlik, yardımseverlik, temizlik, merhamet gibi günlük
hayatta “huy” dediğimiz karakter vasıflarının pek çoğunun temeli, çocuklukta
aile vasıtasıyla atılır. Çocuk, sosyal hayata uyum sağlayacak davranışları
küçük yaşlarda öğrenir. Yetiştiği aile ortamında edindiği bütün birikimler
derinlere yerleşir, ileride değiştirilmesi zor bir kişilik oluşturur. “Ey iman
edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten
koruyunuz.” (Tahrim, 66/6) ayetinde belirtildiği üzere aileye yüklenen vazife
çok büyüktür. Çocuk, her türlü olumsuz etkiden ve kötü sosyal çevreden de ancak
iyi bir eğitim yoluyla korunur.

Gazali’nin
deyimiyle “Daha ilk günden itibaren çocuğun eğitimine önem verilmelidir.
Çocuğun kalbi saf bir cevherdir. Verilen her şeyi kabul etmeye hazır olan
çocuğun iyi bir insan olabilmesi için iyi eğitilmesi gerekir.”

Her ev;
eğitimcileri anne baba, müfredatı günlük hayat, ders materyalleri ev eşyaları,
sınavı olaylar karşısındaki tutum ve davranışlar olan bir eğitim merkezidir.
Burada alınan eğitimin diploması yoktur, verilen eğitimin kalitesi de bireyin
hayattaki başarı ve mutluluğu ile ölçülür. Eğer ki çocuk, ailesinde karakterini
geliştirecek bilgi, beceri ve davranışları kazanamamışsa yaşamında birçok
sorunla karşılaşır.

Rol Model Olarak Aile

“Yüce
Allah’tan, öncelikle beni ıslah etmesini sonra benim vasıtamla başkalarını
ıslah etmesini; öncelikle beni doğru yola eriştirmesini sonra benim
aracılığımla diğerlerini hidayete eriştirmesini niyaz ediyorum.” (Gazali,
el-Munkız, s.605) Duasından da anlaşılacağı üzere Gazali, insanı ruh ve beden
olarak birbirini tamamlayan iki kısımda ele alır; onun eğitimini ve değişimini
bizzat kendi kalbinden başlatarak çevresine doğru yaygınlaştırır. Çünkü onun
sisteminde, insan önce kendisini eğitecek, bunun sonucunda bizzat yaşadığı
tecrübelerden hareketle çevresini aydınlatacaktır.

Eğitimcinin
çocuklara karşı durumu, çamurla kalıp veya çubukla gölgesi gibidir. Şekil
verecek kalıp olmayınca çamur şekil alamaz; çubuk eğri olunca gölgesi de eğri
olur. Nasıl ki başarılı bir şekil için kalıbın, düzgün bir gölge için çubuğun
düzgün olması gerekiyorsa başarılı bir eğitim için de eğiticinin
bilgi-söylem-davranış ilişkisinde tutarlı olması gerekir. (Gazali, İhya, I,
s.82) Bu sürecin aksaması durumunda başarılı bir eğitim faaliyeti yürütülemez.

Bir bilginin
hayata geçirilebilmesi ve kıymet ifade etmesi için mutlaka onu davranışa
dönüştürecek bir modele ihtiyaç duyulur. Muhammed Kutub, “Eğitimde örnek, bütün
araçların en etkilisi ve başarıya en yakın olanıdır.”
(Menhecu’t-Terbiyeti’l-İslamiyye, Kahire trs., s.253) iddiasıyla model yoluyla
öğrenmenin önemine dikkat çeker.

Çocuğun
gelişimi ve eğitimi için ideal modeller edinmesi noktasında aile, hayati bir
rol üstlenmektedir. Çünkü “İslam eğitiminde örnek olgusu, merkezden çevreye
kadar genişleyen bir daireyi andırır. İlk aşamada örnek, anne babadır. Anne ve
baba aile içindeki davranışlarıyla iyi örnek olurlarsa çocuklar terbiyeyi daha
kolay ve çabuk alırlar (Bayraktar Bayraklı, İslam’da Eğitim, s.175).

Çocuk önce
farkında olmadan taklit eder, zamanla bu davranışlar alışkanlık hâline gelir;
böylece kişiliği oluşur. Gazali, “İnsan bulunduğu kabın şeklini alan sıvı
gibidir.” benzetmesiyle kişiliğin oluşmasında çevrenin önemini vurgular. Bir
çocuk için aile ortamı, olumlu veya olumsuz davranışların, hayat prensiplerinin
kazanıldığı yerdir. Anne baba, çocuğunun nasıl olmasını istiyorsa, ondan neler
bekliyorsa o doğrultuda yaşamak zorundadır. Hâl dili kal dilinden her zaman
daha etkilidir. Çocuk duyduğunu değil, gördüğünü öğrenir ve uygular.

Çocuğun
davranışlarını açıklayabilmek için öncelikle özdeşim kurduğu rol modelin
davranışlarına bakmak gerekir. Eğer ebeveyn herkesin içinde, yerli yersiz,
sebepli sebepsiz çocuğunu azarlıyorsa çocuğunun hadsizliğinden,
itaatsizliğinden dert yanmamalıdır.

En küçük bir
meselede yalana, hileye, kötü sözlere başvuruyorsa çocuğundan nezâket, zarafet,
saygı, dürüstlük beklememelidir. Mutluluğu, özgürlüğü adına çocuğunun her
arzusunu yerine getiriyorsa çocuğunun emeğin, gayretin, alın terinin kıymetini
bilmediğinden yakınmamalıdır.

Allah
Resulü’nün (s.a.s.) de dediği gibi bir ebeveynin çocuğuna bırakacağı en güzel
miras terbiyedir (Tirmizî, Birr, 33). Çocuğun hayata hazırlanması, ihtiyaç
duyduğu/duyacağı insani ve ahlaki erdemleri kazanması, dinî ve sosyal
sorumlulukları öğrenmesi, yaşaması ancak anne babanın bu yönde göstereceği
gayret ile mümkündür.

Ailede Dinî Eğitim

“Her çocuk,
fıtrat üzere doğar. Sonra anne ve babası onu Yahudi, Hristiyan veya Müşrik
yapar.” (Müslim, Kader, 23). İslam’da dine yönelme istidadı olarak kabul edilen
fıtrat, insana çok özel bir kabiliyet olarak verilmiştir. Fıtratın iyi ve doğru
şeklinin muhafazası ve devamı ise sosyal bir varlık olan insanın yetiştiği
çevre ile doğrudan alakalıdır. Çocuğun iç çevresini oluşturan inanma yeteneği,
onu saran dış çevre tarafından özenle eğitildiği nispetle bilinçli düşünme ve
davranış şeklini alabilir.

Aile, çocuğun
genel eğitiminde olduğu gibi din eğitiminde de en önemli fonksiyonu icra eder.
Çocuğun bakımı, korunması kadar ona sağlam, yeterli ve tutarlı bir din eğitimi
vermekle de yükümlüdür. Yani ailenin sorumluluğu sadece dünyevi değildir, aynı
zamanda uhrevidir. Efendimiz (s.a.s.), “Hepiniz sorumlusunuz ve hepiniz
yönettiklerinizden mesulsünüz.” (Buhârî, İstikrâz, 20) buyurmaktadır.
Dolayısıyla çocuğun; dinî, insani, ahlaki değerleri öğrenmesi ve yaşaması, ruhi
ve bedenî bakımdan sağlıklı, bilgili ve yetenekli olabilmesi için anne babanın
büyük gayret sarf etmesi gerekir.

Etkili bir rol
modele sahip olmak, dinî yaşayışı tanıyıp öğrenmede ve alışkanlık kazanmada
önemli faktörlerden biridir. Taklit ve alışkanlık hâlinde kişinin hayatında yer
eden dinî pratikler zamanla iradeyi harekete geçirecektir. Çocuk, büyüklerin
davranışlarını model aldıkça neyi, neden yaptığını kavramaya başlayacaktır.
Ebeveyn tarafından gerek ibadetlerin yerine getirilmesi, gerekse ahlaki
kurallara uygun davranışların sergilenmesi son derece önemlidir. Çocuklar,
ancak bu şekilde kendilerine söylenen şeylerin gerçekçi ve samimi olduğunu
hisseder.

Çocukların
dinî eğitiminde her yaşın ayrı bir önemi vardır. Hz. Peygamber’in
uygulamalarına baktığımızda din eğitiminin, çocuğun konuşulanı anlama ve
anladığını anlatma kabiliyetine ulaşmasıyla başladığı görülür. Hz. Peygamberin,
kendisine konuşmaya başlamış olan bir çocuk getirildiğinde hemen ona tevhit
inancını vurgulayan İsrâ suresi 111. ayetini yedi kez okutarak ezberlettiği bilinmektedir
(Abdurrezzâk es-San’ânî, el-Musannef, Beyrut, 1970, c. IV, s. 334). Ayrıca Hz.
Peygamber’in “Çocuklarınıza ilk öğrettiğiniz kelime ‘Lâ ilâhe illallah’ olsun.”
tavsiyesi, dinî eğitimin çok erken yaşlarda başladığını ortaya koymaktadır.

Sağlıklı bir
din eğitimi verebilmek için her ebeveynin yakın ve uzak olmak üzere belirli
hedefleri olmalıdır. Bu çerçevede okul öncesi dönem sevdirme ve benimsetme,
yedi yaş ve sonrasından ergenlik dönemine kadar süreç ise ibadetlere alıştırma
süreci olarak değerlendirilmelidir.

Okul öncesi
dönemde verilecek din eğitiminde daha ziyade çocuğun duygularına ve gönlüne
hitap edilmeli, el becerileri ve oyun faaliyetlerine dinî unsurlar
eklenmelidir. Dinî yaşantıyı temsil edecek, hatırlatacak ve bazı kavramları
sembolize edebilecek özelliklere sahip oyuncaklar tercih edilmelidir. Örneğin,
ona hediye edilecek namaz örtüsü, takke, tespih ve seccade gibi eşyalar, içinde
cami resimleri bulunan boyama kitapları bir taraftan da dini tanımaya yönelik
adım atmasını sağlayacaktır.

Dinin özünde
yer alan Allah inancına temel oluştururken Allah’ın seven, merhamet eden,
koruyucu özelliklerinden bahsedilmeli, doğru ve kalıcı bilgilerle olumlu bir
Allah imajı geliştirilmeli, çocuğun O’na sevgiyle bağlanması ve güven duyması
sağlanmalıdır. Ezberlettirilecek kısa dua ve ayetlerle çocuğun, Yaradan’la
iletişim kurması teşvik edilmelidir. Bunun için bu yaş gurubunda bütün dinî
bilgiler ve kavramlar, zihinsel ve entelektüel temelden ziyade sevgi esasına
dayandırılarak öğretilmeye çalışılmalıdır.

Oyun, çocuk
için çok önemli ve anlamlı bir ihtiyaç olması yanında bir gelişim vasıtası ve
önemli bir öğrenme atmosferidir. Bu sebeple zaman zaman çocuğun oyunlarına
iştirak ederek ilişkiler güçlendirilmeli ve birtakım dinî, ahlaki ve sosyal
içerikli mesajlar bu oyunlar içinde verilmelidir.

Erken Eğitim, Hayırlı Nesil

Okul öncesi
eğitim, üzerinde hassasiyetle durup, hayata geçirilmesi gereken bir süreçtir.
Bu nedenle üzerimize düşen görev “Toplum bozuluyor, bu gençlik nereye gidiyor,
aile yok oluyor!” gibi serzenişlerde bulunmak değil, bir an önce bu eğitimi
yaygınlaştırarak sistemli hâle getirmektir.

Unutulmamalıdır
ki küçük yaşta yeterince eğitim almış, huzurlu ortamlarda yetişmiş bireyler
çevresiyle uyumlu, istikrarlı, iletişime açık, başarılı, toplumda söz sahibi
bireyler olacaktır.

Rabbimiz! Bizi
sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl
(Bakara, 2/128). Bizlere tarafından hayırlı bir nesil bağışla (Âl-i İmrân,
3/38). Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi
Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle (Furkân, 25/74). Ey Rabbimiz!
Bizlere öldükten sonra arkamızdan dua edecek hayırlı evlatlar (Müslim,
Vasiyyet, 14) yetiştirmeyi nasip eyle.Esin Türkmen  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.