Sabuncu oğlu Şerefeddin Kimdir

 

03 Mayıs 2020 05:19
Sabuncu oğlu Şerefeddin Kimdir




Osmanlı döneminin değerli ceraahlarından Sabuncu oğlu Şerefeddin


     1386 yılında dünyaya gelen Sabuncuoğlu
Şerefeddin, Osmanlı döneminin en iyi cerrahlarından olarak bilinmektedir. 1465
yılında yazmış olduğu Cerrâhiyye-i İlhâniyye eseri ile adından sıklıkla söz
ettirmeyi başarmıştır. Amasya doğumlu olduğu bilinen Sabuncuoğlu Şerefeddin’in
adı Amasya’da Hacı İlyas olarak bilnen bir mahallede yaşatılmaktadır. Çelebi
Sultan Mehmed’in hekimliğini yapmış olan Sabuncuoğlu Şerefeddin, dedesi ve
babası gibi tıp alanında çalışmalar yapmış ve onlar gibi hekim olmuştur. 

 Sabuncuoğlu Şerefeddin ilk tıp eğitimini
Amasya’da kurulmuş olan Bimarhane’de Burhaneddin Ahmed hocadan tıp derslerini
almış ve burada hekim olarak göreve başlamıştır. Yaklaşık olarak 15 yıl kadar
burada hekim olarak çalışan Sabuncuoğlu Şerefeddin, 1385 ve 1440 yılları
arasında Kastamonu’da yaşamını sürdürmüştür. Bu süre zarfında çalışmalarını
aksatmadan devam eden Sabuncuoğlu Şerefeddin, Cerrâhiyye-i İlhâniyye eserini
tamamlayarak İstanbul’a giderek bu eserini Fatih Sultan Mehmed’e sunmuştur.
Dönemin hekimleri ile kendisi arasında en büyük fark ise Sabuncuoğlu
Şerefeddin’in diğer hekimlerin aksine daha çok cerrahlık alanında kendini
geliştirmeye çalışarak ilaç kullanmak yerine cerrahi müdahaleler ile
hastalıkların tedavi edilmesine katkı sağlamıştır. Dönemin hekimleri birçok
cerrahi müdahale gerektiren hastalıklar karşısında ilaçla tedavi yöntemlerine
başvursalar da Sabuncu oğlu Şerefeddin, cerrahi müdaheleler yaparak hastaların
çoğunu sağlığına kavuşturmayı başarmış ve bu operasyonlar sırasında yeni
bilgiler elde etmiştir.

Sabuncuoğlu
Şerefeddin cerrahi işlemlerinin birçoğunu önce hayvanlar üzerinde denemiş ve
başarılı olarak sonuçlandırmış olduğu deneyleri daha sonra insanlar üzerinde de
denemiştir. Ayrıca Sabuncuoğlu Şerefeddin birçok kez hayvanlar yerine kendi
üstünde deneylerde yapmış ve bu deneyimlerini de yazdığı eserde detaylı bir
şekilde anlatmıştır. Sabuncuoğlu Şerefeddin bir panzehir üzerinde çalışmasını
tamamlamasının ardından ilk olarak panzehiri kendisi içmiş ve daha sonra bir
yılan bularak kendisini ısırtmış ve daha sonra panzehirin etkisini göstermesini
beklemiştir. Fakat eserinde de belirttiği gibi yılanın ısırmasının ardından hiç
bir zehirlenme belirtisi görmemiş ve yılanın ısırdığı parmağı bile şişmemiştir.


Deneyimleri
sonucunda birçok ilacı bularak tıp tarihine adını yazdırmış olan Sabuncuoğlu
Şerefeddin, bir gün yardımcısı ile birlikte Amasya yolunda ilerlerken
bitlenirler ve bunun üzerine Sabuncuoğlu Şerefeddin, Cıva ve çam reçinesini
karıştırdıktan sonra keten bir ipliğin üzerine sürerek boynuna asmış ve bir
kısmını da koltuk altlarına sürmüştür. Bu şekilde bitlenmeyi yok eden
Sabuncuoğlu Şerefeddin, aynı zamanda omuzlarında oluşan ağrının da dindiğini
hissetmiş ve Amasya’ya vardığında bu konudaki deneyimini hemen kaleme alarak
eserine eklemiştir.

Eserleri  

1- Akrabadin Tercümesi (Akrabazin
Tercümesi)  

Bu eser II.
Beyazıt döneminde yazılmıştır. Eser daha çok bir çeviri ürünüdür.
İsmail-ülCürcani tarafından yazılmış olan “Zahire-i Harzemşahi” isimli eserde
yer alan Akrabadin (farmakolojik) kısmının çevirisi olarak yayınlanmıştır.
Sabuncuoğlu Şerefeddin çeviriyi bitirirken ek olarak bu kitaba iki bölüm daha
katkı sağlamıştır. Eserde eczacılıkla ilgili bölümler yer almakta ve ilaçların
hazırlanmış şekilleri ile başlamaktadır. Kitabın diğer bölümlerinde ise müfred,
mürekkeb, ayırımıyla ve macun, eyariç, cevariş, ıtrıfil, kurs, süfuf, lauk, şurup,
perverde, gargara, yağ ve merhemler gibi birçok ilacı sistemli bir şekilde
hazırlanışları detaylı olarak anlatılmıştır.

2- Cerrahiyye-i İlhaniye

Bu eser,
Ebûl-KâsımZehrâvî’ninKitabu’l-Tasrif eserinin çevirisi olarak nitelendirilmiş
olsa da Sabuncuoğlu Şerefeddin tarafından bu eser Osmanlı İmparatorluğunda tıp
bilimine dair oldukça fazla bilgiler sunmaktadır. Bu eser içerisinde yer alan
138 resim, 168 alet ve Sabuncuoğlu Şerefeddin tarafından yapılan ameliyatlar
minyatür resimler ile çizilmiştir. Eser Türk Tıp Tarihine ışık tutarken aynı
zamanda Resim sanatına dair bilgiler de sunmaktadır. Eseri tercüme olarak gören
birçok kaynağın aksine, Sabuncuoğlu Şerefeddin tarafından yayınlanan esere
birçok noktada eklemeler ve kendi tarafından yapılan cerrahi müdahaleler
esnasındaki deneyimleri de bu esere ekleyerek yayınlamıştur.

3- Mücerrrebname

Sabuncuoğlu
Şerefeddin bu eserinde genellikle yapmış olduğu deneyler ve bu deneylerin
sonuçları hakkında bilgiler sunmuştur. Zehirler ile ilgili yaptığı çalışmalarda
zehirlere karşı geliştirmiş olduğu panzehirlerin hazırlanışı ve bu panzehirleri
ilk olarak hayvanlarda, özellikle de horozlarda kullandığını açıklamıştır.
Kendisinin bulmuş oldğu ilaçlar ve tedavi yöntemlerini anlatan bu eser oldukça
önemlidir. Sabuncuoğlu Şerefeddin tıp alanında yaptığı tüm çalışmaları Türkçe
olarak kaleme almıştır. Türkçe olarak kaleme almasının en büyük nedeni ise
kendisinden sonra gelecek olan öğrencilerinin ve Osmanlı hekimlerinin türkçe
dilini daha kolay bir şekilde anlayabilecekleri ve yabancı dillerdeki
çevirilerle uğraşmalarının önüne geçmeye çalışarak müthiş bir türkçe tıp
kaynağı oluşturmayı başarmıştır. Kendi döneminden önce yaşamış olan Hipokrat,
İbn-i Sina, Galen gibi önemli tıp bilimcilerine ait eserleri Türkçe’ye
kazandırmış olan Sabuncuoğlu Şerefeddin, aynı zamanda kendi deneyleri ve ilaç
yapımındaki tüm bilgilerini yine türkçe olarak yazıp anlatmıştır. Hastalarını
tedavi ettiği süreç içerisinde hem ilaçların etkisini hem de yaptığı cerrahi
müdahellerin etkisini ve sonuçlarını özenle kaleme alan Sabuncuoğlu Şerefeddin,
tıp tarihimizde oldukça değerli bir yere sahiptir.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.