Beynimiz bilgisayar mı?

 

05 Mart 2018 00:46
Beynimiz bilgisayar mı?




Beyin, bedenimizin kumanda merkezidir. İşitme, görme, tat ve koku alma, dokunduğumuzu hissetme, hareket etme, kalbin çalışması, nefes alma gibi hayati fonksiyonlarımızın tümünü beynimiz gerçekleştirir. Ayrıca hormonlar üreterek vücudun ihtiyaçlarına göre çok hassas düzenlemeler yapar ve biz bundan haberdar bile olmayız.


  Beynimiz hiçbir
zaman bütünüyle dinlenme içine girmez. Uykuda bile çalışmasını devam ettirir.
Zira uyurken de nefes alırız, kalbimiz atar, iç organlarımız çalışır, beden
ısımız düzenlenir, karaciğer iki binin üzerindeki görevlerini yapmayı sürdürür,
kanımız böbreklerden süzülür, idrar torbası dolar, beynimize giden sinyal bizi
erken uyandırır. Kısacası, biz uyurken bile beynimiz hiç durmadan vücut
makinesinin aksamaması için Rabbimizin yarattığı fıtrat üzere çalışır.

Beynimiz beden
ağırlığımızın % 2'si kadar olmasına rağmen bu yoğun çalışması ile tüm
enerjimizin % 20'sini kullanır.

Ortalama ağırlığı
1400 gram olan ve ancak kafatasımızın içini dolduracak büyüklüğe sahip olan
beynimizdeki sinir hücrelerinin sayısı
yaklaşık 100 milyardır. Hepsi ayrı birer görev üstlenen bu hücreler sayesinde
beynimiz fonksiyonlarını yürütür. 100 milyar nöron hayatımız boyunca üstlendikleri görevleri hiç
aksatmadan yerine getirirler.

Sinir hücreleri
(nöronlar) beyindeki temel ünitelerdir. Sinapslarla her nöron bin ilâ on bin
başka nöronlara bağlanırlar ve iç bağlantıyı oluşturan çerçeve böyle ortaya
çıkar. İnsan beynindeki bu
bağlantıların sayısı sonsuza yaklaşır. Bağlantıların uzunluğu ise 800 bin
kilometreyi bulur.

BİLGİSAYARLAR

Yapay zekâ denilen bilgisayarlar, insanın geleceğini etkileyen fikirlerin ön
sırada gelenidir. Bazı düşünürler gelecek zamanın "İnsanların makinelere boyun eğmesine yol açacağına" inanmaktadırlar. Yapay zekâ üzerine araştırma yapan bilim adamları
ise "bu tür
saçmalıkları" hemen yalanlamaktadırlar. Bu konuda David S. Touretzky şöyle yazmıştır:

"İnsan beynine eşit
olan makinelerin yapılabileceğini varsayarsak, insan beyninin bedeninin
görevini anlamada benzersiz olduğunu da dikkate almamız gerekir."

Evet,
bilgisayarların becerileri geliştirilmektedir, ama bunların çoğu makinelerin
hız ve hafızaya yükleme yetenekleriyle sınırlıdır. Bu "hızı yüksek aptallar" (bilgisayarları aşağılayıcı adlar çoktur) kaprislerimizin
hizmetçisidir. Biz nasıl iki kere ikinin dört ettiğini söylüyorsak,
bilgisayarlar da en karmaşık hesapları bu şekilde yapabilir. Ama becerdikleri
aslında sınırlıdır. Makinenin zekâsı başka bir problemdir. Bugünün hızlı
aptalları geleceğin çok hızlı dâhileri olabilirler mi? Makineyi savunanların
ateşli taraftarı olan Donald Miche bile bu soruyu şöyle cevaplamaktadır: "Bilgisayarlar öğretmen gibi, sekreter veya oyun
arkadaşı gibi, araştırma asistanı gibi bize yardımcı olacaklardır. Hizmetçi ve
efendi pozisyonu söz konusu değil."

Bazı konularda
bilgisayarlar insanlardan daha başarılı olabilirler. Çok miktarda veri
çözümleyebilir, uzun ve karmaşık hesaplamaları çok daha kısa sürelerde
yapabilirler. Satrançta en iyi oyuncularla mücadele edebilir, hastalıkların
teşhisinde doktorlara yardımcı olabilirler. Bu becerilere sahip insanları
akıllı kabul ediyoruz. Ama bu bilgisayarların da akıllı olduğu anlamına
gelmiyor. Aslında, bilgisayarın tek yaptığı, akıllı bir insanın hazırlayıp
yüklediği programları çalıştırmak, yani bir dizi kuralı yerine getirmekten
ibarettir.

Sözgelimi
bilgisayara yüklenmiş satranç programı bir hamleden sonra neler olabileceğini
giderek daha hızla düşünebilir, bir saniye içinde binlerce ihtimali hesaba
katıp avantajlarıyla kıyaslayabilir ve insanı yenebilirse de burada oyunu
kazanan zekâ değil, tekniktir. Makineler yine yalnızca hızlı aptallar olmaya
devam etmektedir.

KIYASLARSAK

Bilgisayarlar
konusunda bilim adamlarının uzun yıllar süren büyük gayretlerine rağmen kat
edilen mesafe beyinle kıyaslandığında 'hiçbir şey' denilecek kadar azdır. Dünyanın en hızlı
bilgisayarı saniyede 109 (1 milyar) hızıyla işlem yapabilmekte iken beynin hızı 1015 yani 1 katrilyondur. Hafıza kapasitesi olarak ise
beyin 1000 kat daha fazladır. Yani beyin, en süper bilgisayarların bin adedinin
kapasitesine eşittir. Tabii beynin hafızadan başka sayısız fonksiyonları olduğunu
da unutmayalım.

Yine beyinde
istenen bilgileri bulup yerinden çıkaran ve bize ulaştıran 100 milyar nöron
bulunmaktadır. Bu noktada, beyni bilgisayarlarla kıyaslarsak; bilgisayarın
hafızasını yüklediğimiz bir bilgiye tekrar ulaşabilmek için daha önceki uyarının
tıpatıp aynısını yazmak gerekir. Meselâ bir dosyayı ararken ismini tam olarak
yazmazsak, tek harf dahi farklı olsa, bilgisayar bize dosyayı bulamaz. Oysa
tanıdığımız bir insanı on yıl sonra gördüğümüzde, sakalı uzamış, saçları
dökülmüş, kilosu artmış dahi olsa bilebiliriz. Yüzünü hep önden gördüğümüz bir
insanı yandan da tanırız.

Bilgisayar
teknolojisinde en büyük firmalardan biri olan IBM'in deneyimli teknoloji uzmanı
Kerry Bernstein, beynin birçok yönüyle bilgisayar tasarımında taklit edildiğini
ancak beyindeki tasarımın aynı kalitede kopyalanmasının var olan hiçbir
teknolojiyle mümkün olamayacak kadar mükemmel olduğunu söylemektedir.

Bernstein, "Beyinde olağanüstü
bir paralellik hâkim. Yani tek bir bilgi, bir arada 100 bin nörona
yayılabiliyor" diyor ve ekliyor: "Böylece beyin,
bilinen en hızlı bilgisayardan yüzbinlerce kat daha hızlı oluyor. Bizim ise
bunu elektronikte gerçekleştirmemiz mümkün değil."

Gerçekten insan
beyni bir mühendislik şaheseridir aynı zamanda. Yaşadığımız sürece
omuzlarımızın üzerinde taşıdığımız, az yer kaplayan, özlü, güçlü ve sürekli
değişebilen, kendini güncelleyebilen, milyarlarca bilgiyi aynı anda işleyebilme
becerisine sahip canlı bir 'bilgisayar'dır.

BEYNİN KİMYASAL YÖNÜ

Beynin işlemleri
her aşamada farklı iletici kimyasal işlemlerle olur. Müthiş bir esneklik ve çok
yönlülük söz konusudur. Bu moleküler senfoninin, bir bilgisayarla kıyaslanması
abestir. Bilgisayarlar beynin yaptığı işlerin bir kısmını yapabilir ama bu,
ikisinin benzer şekilde çalıştıklarını veya benzer bir amaca hizmet ettiklerini
göstermez.

Beyin cerrahisi dalında ABD'de 'yüzyılın bilim insanı' seçilen Prof. Dr. Gazi Yaşargil'in "Beyin mi olağanüstü bilgisayar mı?" sorusuna verdiği cevap ilginçtir(*):

"Elbette beyin.
Bilgisayarlar iki boyutludur yani binary çalışan bir sistemdir. Bizim
beynimizse kaç dimensiyonlu, kaç boyutlu çalışıyor hayret edersiniz. Bir
profesörden öğrendim, insan beyninin 11 boyutlu olduğunu söyledi. Bizler bu 11
boyutun 4 boyutunu bile kavrayamadık daha."

Ayrıca bilim kurgu
filmlerinde olduğu gibi bilgisayarların kendini geliştirerek insanlığın başına
dert olmaları ihtimal dışıdır; çünkü kendilerine program olarak verilen temel
bilgileri geliştirmeleri, programın dışına çıkmaları imkânsızdır. O bilgileri
de zaten insan beyni üretmiş olduğundan ve insan kendisinden daha mükemmel
(veya karmaşık) bir sistemi üretemeyeceğinden, bilgisayarlar insanlardan daha
basit yapıda olmak zorundadır.

Hâlbuki beyin
programları önceden tespit edilmiş ve değişmez değildir. İnsan beyninin
kıstasları ve değer yargıları değişebilmektedir. Her an farklı harici (dış)
şartlara adapte olmaktadır.

BEYNİMİZ ÖZELDİR VE FARKLIDIR

Kısacası beynimiz
çok müthiş ve harikulade bir organımızdır. Özelliklerini sayarsak:

Herhangi bir süper bilgisayarla kıyaslanmayacak derecede daha esnek ve çok
boyutludur.

Hayatımız boyunca, her saniyede yedi bilgi öğrenebilir ve daha da çok
öğrenecek yeterli yeri bulunur.

Doğru şekilde kullanırsak yaşlandıkça gelişir.

Beynimizi sadece kafa içinde gibi değerlendirmek de yanlıştır. Bütün vücuda
dağılmış sinirlerle beyin bir bütündür.

Biriciktir (yegânedir). Halen yaşamakta olan yedi milyar ve daha önce
yaşamış olan milyarlarca insandan hiçbiri tıpatıp (tek yumurta ikizimiz
olmadığı sürece) tam olarak bizimle aynı beyne sahip değildir. Yaratıcı
vasıflarımız, parmak izlerimiz, ifadelerimiz, düşünce şeklimiz, DNA'mız,
hayallerimiz benzersizdir ve yalnız bize özgüdür.

Hemen hemen sınırsız sayıda kromozom bağlantısı yapma kabiliyetine veya
düşünce potansiyeline sahiptir. Bu husus ilk olarak Moskova Üniversitesi'nden
psikolojinin öncüsü Pavlov'un öğrencisi olan Pyotr Anokhin tarafından ortaya
konmuştur. Anokhin 1968'de yayınladığı araştırmasında, ortalama bir beynin
yapabileceği asgari düşünce kalıbının 1'den sonra bilgisayarla yazılmış 10,5
milyon kilometre sıfır ile meydana gelecek sayı kadar olduğunu gösterdiğinde
bütün bilim dünyasını derinden sarsmıştı.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.