Sonbahar geldiğinde uzun ve güneşli günlerinin yerini yavaş yavaş kısalan günler ve sonbaharın serin rüzgarları alır. Ağaçların yaprakları sararıp dökülmeye başlar. Artık  tutunduğu dala veda ederek yeni bir bahara hazırlık için toprak ananın kucağına dönme  zamanı gelmiştir. Tabiat farklı bir renge bürünmeye başlamış ve yeni bir geçişe hazırlanmaktadır artık  Kuruyarak dalları terkeden ağaç yaprakları, kupkuru bir hale bürünen ağaçların görünümü, bulutlu havalar, yağan yağmurlar, güneşten uzak kalmak ve serin rüzgarlar hangimize hüzün vermez ki.

Bütün bu değişiklikler yeni bir başlangıç ve yeniden doğuşun hazırlıklarıdır aslında. Tabiattaki bu muhteşem dönüşüm bir sonraki mevsime hazırlıktır. Sonbaharın ardından gelen kış mevsiminde yüklerinden kurtulan ağaçlar ve diğer bitkiler, tabiatın yeniden uyanışa geçeceği ilk bahara daha dinç uyanmak ve yenilenmek için dinlenmeye çekilir. Elbette  yalnızca ağaçlarda bitkilerde olmaz bu değişiklikler. Diğer canlılar da bu değişime ayak uydurmaya çalışır. Sıcak iklimlerde yaşayan ve ilk bahar gelince ülkemize gelen göçmen kuşlar da havaların serinlemeye başlaması ile yeniden sıcak ülkelere doğru göç etmeye hazırlanırken bazı hayvanlar yavaş yavaş kış uykusuna çekilir.

Baharda filizlenip yeşerirken yeni bir hayatı ve canlılığı çağrıştıran coşku, sonbahar geldiginde tersine döner. Günlerin kısalıp gecelerin uzamaya başlaması, güneşli günlerin yerini bulutlu ve yağmurlu günlere bırakması, soğukların artmaya başlaması ve dolayısıyla güneşle olan birlikteliğin her gecen gün azalması vücudumuzdaki hormon salgılarına da etki ederek kişinin enerji düzeyinin düşmesine ve kendisini mutsuz hissetmesine yol açmaktadır.

 Gün boyu salgılanan ve mutluluk hormonu olarak da bilinen serotonin, havanın kararması ile birlikte yerini melatonin hormonuna bırakır.   Vücudun biyolojik saatini ve ritmini ayarlayan melatonin hormonu güneş ışınları azaldığında, geceler uzun gündüzler kısa olduğunda daha çok salgılanır. Gün ışığı azaldıkça beyinde yüksek miktarda üretilmeye başlayan melatonin hormonu insan vücudunda enerji düşüklüğü, yorgunluk ve isteksizliğe neden olur. Ayrıca beyindeki kimyasal maddelerden birisi olan serotonin (mutluluk) hormonu sonbaharda güneş ışınlarının azalması nedeniyle düşer ve bu durum özellikle yatkın olan bazı bireylerde “mevsim depresyonu” olarak ta bildiğimiz sonbahar depresyonuna sebep olabilir.

Ülkemiz, yer kürede dört mevsimin yaşandığı bir çok ülkeden biri. Miladi takvimle Eylül, Ekim  ve Kasım ayları sonbahar ayları olarak bilinse de gerçekte sonbahar mevsimi Dünya'nın eksen eğikliği ve Güneş etrafındaki hareketleri nedeniyle 23 Eylül ve 21 Aralık tarihleri arasındadır. Büyüklerimiz "her mevsim bir sonraki mevsimden yirmi gün borç alır" derken bunu kastetmişlerdir. Daha iyi anlaşılması için aşağıdaki bilgilere göz atmak faydalı olacaktır.

Dünya'nın eksen eğikliği ve Güneş etrafındaki hareketleri nedeniyle 21 Mart, 21 Haziran, 23 Eylül ve 21 Aralık tarihlerinde değişir.

21 Mart-20 Haziran kuzey yarımkürede İlkbahar, güney yarımkürede Sonbahar mevsimidir.

21 Haziran-22 Eylül kuzey yarımkürede Yaz, güney yarımkürede Kış mevsimidir.

23 Eylül-20 Aralık kuzey yarımkürede Sonbahar, güney yarımkürede İlkbahar mevsimidir.

21 Aralık-20 Mart kuzey yarımkürede Kış, güney yarımkürede Yaz mevsimidir

Sonbahar geldiğinde yaz mevsiminden farklı olarak gün içinde hava sıcaklıkları belirgin değişiklikler gösterir. Sabah ve akşam saatleri serin ve gün ortasında sıcak olan bu değişime mevsimin serin rüzgarları da eklendiğinde vücudumuz  bu iniş çıkışlara uyum sağlamakta zorlanır ve bağışıklık sistemi zayıf düşerek hastalıklara yatkınlık artar.

Eski hekimler bu mevsim için sağlık öğütleri verirken “sonbahar rüzgarından sakının, çünkü sonbahar rüzgarı hastalık getirir” demişler. Rüzgarlı havalarda ve günün soğuk saatlerinde  dikkatli giyinerek vücudun ısı dengesinin korunması hastalıklara yatıkınlığın azalmasında önemli. Mevsime uygun doğru beslenme, uyku saatlerine dikkat etme, gün ışığından faydalanma, bulunduğumuz ortamları sık sık havalandırma, bağışıklık sistemini destekleyecek seçenekler oluşturulması, antioksidan oranı yüksek sebze veya meyveler ve  egzersiz gibi enerji seviyesini yüksek tutacak şeylere dikkat ettiğimizde daha sağlıklı bir sonbahar geçirmek mümkün.

Beslenirken sindirimi zorlamayan, organlarımızı yormayan bir beslenme şekli de ayrı bir önem arzetmekte.

Elbette bu saydıklarımız yeterli değil. Bir sonraki bölümde geleneksel tıp ve mizaçlar penceresinden  de değerlendirerek daha sağlıklı bir sonbahar geçirmek için neler yapılacağına dair önerilerimiz olacak.

Saglıklı günler dileklerimizle

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.