Televizyon aile değerlerimizi yok ediyor

 

27 Şubat 2016 08:15
Televizyon aile değerlerimizi yok ediyor




Memur-Sen: Televizyon aile ve toplum değerlerimizi yok ediyor


  Memur-Sen Ankara İl
Başkanı Mustafa Kır, televizyon programlarının kültür ve toplum değerlerini yok
ettiği iddiasıyla tepki gösterdi.

Aile hayatını kuşatan
televizyon yayınları ile ilgili yazılı olarak basın açıklaması yapan . Memur-Sen
Ankara İl Başkanı Mustafa Kır, son yıllarda bazı ulusal televizyon
kanallarında, bilgi, görgü, sağlık, trafik, kişisel bakım gibi halkın ihtiyacı
olan beceri ve kültür artırıcı programların yayınlandığını belirtti.

Kır, “Bazı televizyon
kanallarında yayımlanan birbirinin kopyası mahiyetinde, batı kaynaklı, aile
bağlarını, arkadaşlık ilişkilerini koparan, toplumsal dayanışma ruhunu, sevgi,
saygı, vefa, merhamet sadakat gibi güzel hasletleri yok eden hırs, öfke, kin,
nefret, intikam ihanet, şiddet ve şehvet gibi süfli duyguları harekete geçiren,
cinselliği öne çıkaran, çarpık ilişkileri makul gösteren diziler, magazin
haberleri ve evlendirme programları ile toplum adeta değişim ve dönüşüm tehdidi
altındadır.” uyarısında bulundu.

Böyle programların
toplum ve kültür yapısına uygun olmadığına dikkat çeken Kır, “Programlarda
etkin rol üstlenen karakterlere özenen gençlerin ve çocukların kültür ve
medeniyet değerlerinden oldukça farklı bir yaşam tarzının içine itilmekte bizi
biz yapan kültürümüzün, milli, manevi ve ahlaki değerlerimizin temel koruyucusu
ve taşıyıcısı olan kutsal aile yapımız giderek çözülmektedir.” dedi.

“PSİKOLOG VE
SOSYOLOGLARIN FERYATLARI DİKKATE ALINMAMAKTADIR”

Sağduyu sahibi
insanların, yazarların, STK’ların, psikologların, sosyologların filmlerde
yaşatılan karakterler ile ilgili uyarıda bulunduklarını aktaran Kır,
konuşmasına şu şekilde devam etti: “Evlilik programlarında sergilenen çirkin
görüntüler sebebiyle ‘evlilik kurumuna’ karşı negatif bir bakış oluştuğu,
mahremiyet olgusu yok edilerek, aile yapısı tahrip edildiği ve aile bireyleri
arasında iletişim kopukluğuna sebebiyet verdiği konusundaki uyarıcı feryatları
ne yazık ki yetkililer tarafından dikkate dahi alınmamaktadır.

Bu konuda yaptırılan
anketlerde, cinselliği öne çıkaran, çarpık ilişkilerin işlendiği dizilerin aile
ortamında ilgiyle takip edildiği, evlilik programları izlenme oranlarının
yüksek olduğu ifade edilmekle birlikte bu programlara evlenmek amacıyla
katılanların amaçlarının evlilik olmadığını düşünenlerin oranının yüzde 70,4’e
çıktığı, amacın evlilik olduğunu düşünenlerin oranının sadece yüzde 6,8’lerde
kaldığı vurgulanmaktadır. Durum böyle olunca evlilik programlarında açıklanan
amacın dışında gizli amacın reytingleri artırmak ve bol para kazanmak olduğu,
bunun için de seyircinin iştahını kabartacak yol ve yöntemlere başvurulduğu
açıkça anlaşılmaktadır.”

Edep ve haya duygusunun,
boşanma olaylarının, cinayet haberlerine her gün yeniliklerin eklendiğini
vurgulayan Kır, sosyal yaşantının dizilerde yaşananlardan farksız hale
getirmekte olduğunu kaydetti. Kır, “Her gün artarak devam eden, günlük
hayatımızı ahtapot gibi kuşatan, bizi bizden çalan sorunların teşvikçisi mahiyetindeki
dizi ve programların gece- gündüz şuursuz bir şekilde evlerimizde misafir
edilmesi son derece düşündürücüdür.” dedi.

“AİLE YAPISINI KORUMAKLA
MÜKELLEF AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI DUYARSIZ KALMAKTADIR”

Kır, “Asıl düşündürücü
olanın bütün bu olup bitenler karşısında görevi sosyal ve kültürel dokudaki
aşınmalara karşı aile yapısını ve değerlerini korumak, sağlıklı nesiller
yetiştirmek için çocukların ve gençlerin her türlü ihmal ve istismarını önlemek
olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bol para kazanma ve reyting amaçlı
yasak aşkı, nikahsız birliktelikleri, tecavüzleri, tacizleri, boşanıp
ayrılmaları, aile içi çatışmaları, şiddeti, şehveti, intikamı, ihaneti,
cinayeti, babasız çocuk edinmeyi konu edinen TV dizilerine, yarışma ve evlendirme
programlarına karşı ilgisiz, sorumsuz ve sorumsuz davranmasıdır.” eleştirisinde
bulundu.

Televizyon dizilerinin
gençlerin, çocukların ve halkın eğitimini, kültürünü ruhsal yapısını olumsuz
etkilediğini ifade eden Kır, “Evlenmek için eş adaylarıyla ev, araba, maaş
pazarlığı yaparak evlilik müessesini toplum nazarında basitleştiren, ahlak dışı
konuşmaları, argo ifadeleri, ekran gerisinde yaşanan rezaletleri ortaya döken
programlar hakkında cezai işlemler uygulamak veya tamamen yayından kaldırmak yoluyla
istikbalimizin güvencesi olan gençlerimizi ve çocuklarımızı bu tür yayınların
tasallutundan kurtarmak olan RTÜK’ün ne iş yaptığı konusunda ciddi ve haklı
endişelerimiz giderek artmaktadır.” diye kaydetti.

 “RTÜK’ÜN GÖREVİ
YAYINLARIN İZLENME ORANLARINI BELİRLEMEK MİDİR?”

RTÜK’ün bu tür
programlarla ilgili izlenme oranları konusunda anketler yaptırdığını hatırlatan
Kır, bu programların zararı ve yararı konusunda hiçbir inceleme ve araştırma
yaptırmadığı iddiasında bulundu. RTÜK’ün görevinin yayınların izlenme
oranlarını belirlemek mi olduğunu soran Kır, “Yoksa zararlı yayınlardan
halkımızı ve çocuklarımızı korumak mıdır, sorularına cevap aranmaktadır.

Diğer taraftan bir
programın izlenme oranının yüksekliği, o programın faydalı olduğunun işareti
sayılabilir mi? Dizi, film veya sosyal içerikli eğlence, evlendirme ve yarışma
gibi gayri ahlaki programların yayımına izin verilmeden önce bilimsel bir kurul
tarafından incelenmesi, zararlı bölümlerinin kaldırılması yönünde uyarı
yapılması gerekmez mi? TV şirketlerinin ve program yapımcılarının,
sunucularının çok para kazanması ve reyting yapması milletimizi ayakta tutan
aile yapımızdan ve istikbalimizin güvencesi çocuklarımızdan ve gençlerimizden
daha mı önemlidir?” sorularını yöneltti.

“ÇOCUKLARIMIZ TV ŞİRKETLERİNİN
REYTİNG YAPMA AMACINA KURBAN EDİLMEMELİ”

Televizyonlarda halkın
ve çocukların bilgi, beceri ve kültürünü artırıcı dizilere yer verilmesi
gerektiğini belirten Kır, açıklamasını şu şekilde sonlandırdı:

“Televizyon dizilerinin
şehveti, şiddeti öne çıkaran cinselliği istismar eden milli, manevi ve ahlaki
değerlerimizi erozyona uğratan dizi, film, yarışma ve evlilik programlarının
yayınlanmasının engellenmesi konusunda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın
ve hatta Milli Eğitim Bakanlığı’nın doğrudan müdahil olmalarını, programların
yayımdan önce mutlaka bilimsel bir kurulun denetimine tabi tutulmasını, zararlı
yayınların ise RTÜK tarafından engellenmesini sivil toplum kuruluşları olarak
ivedilikle arz ve talep ederiz.”

 

   



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.