Sabrı öğrenmenin öğreticiliği

 

18 Haziran 2019 09:27
Sabrı öğrenmenin öğreticiliği





  Sabır kavramı
dünyaya gelmiş her insan için zor bir öğretidir. Çünkü sabırsızlık duygusu bir
an evvel arzulara ulaşmanın ve istekleri elde etmenin öncüsüdür. Sabrı
öğrenmenin bir zamanı olmasının yanı sıra belirli bir süreyi de gerektirir.
Sabır, kısa sürede öğrenilen bir kavram değildir, hayatın içerisine
yerleştirilmelidir.

Birçok konuda
olduğu gibi, çocuklara sabrı öğretmenin ilk ve en etkili yolu anne babanın da
çocuğuna karşı sabırlı oluşudur. Çocuk sahip olduğu olumsuz duygularda,
yaşadığı olumsuz durumlarda, anne babasının ona ne denli sabırlı
davranabildiğiyle ilgilenir çoğu zaman. Ve anne babasının kendi
olumsuzluklarını ne kadar kabul ettiğiyle. Yani, sabırlı olabilmenin
gerekliliklerinden biri de olumsuzluklara karşı kabul edici bir tutum sergileyebilmekten
geçer. Çocuklar bize herhangi bir olumsuzluk getirdiğinde, ebeveyn olarak
olumsuzluğun kendisiyle değil, bu olumsuzluğu kabul edip, nasıl olumluya
çevirebiliriz şeklinde düşünmekle işe başlamak gerekir. Zira olumsuzluklar,
olumlu olguları öğrenebilmek için bir fırsattır. Geriye ise, yeni
alışkanlıkların çocuklarımızda iyice oturabilmesi için sabırla kural ve
sınırları uygulayarak beklemek, yani sabretmek kalır.

Düşünün ki
çocuğunuzu sabah zar zor uyandırdınız ve bir an önce hazırlanıp okula yetişmeye
çalışıyorsunuz. Geç kaldığınız için sinirlenmeye başladınız ve biraz da kızarak
çabucak çocuğunuzu giydirdiniz, bir yandan kendiniz de hızlıca hazırlandınız ve
evden çıkıp koşarak okulun yolunu tuttunuz. Bu iki cümlelik kısa hikâyede bile
hangi kazanımları ötelediğimizi birlikte görmeye çalışalım. Muhtemelen çocuğun
uyku saati olması gerekenden daha geçti ve bu çocuğun sabah kolayca
uyanamamasına sebep oldu, yani vücudu için belki de gerekli uykuyu yeterince
alamadı. Çocuğunuzu giydirirken, onun kendi kıyafetlerini kendi giyebilmesi
fırsatını elinden almış olduk. Böylece kaba motor (el kasları, denge,
koordinasyon vb.) gelişimini de ötelemiş olduk. Ve en önemlisi çocuk şunu
öğrendi: “Geç yatsam da olur, kendim giyinmeyi öğrenmesem de. Nasılsa annem
hızlıca bunları benim yerime hallediyor.” Elbette bu durumda, sabır kavramı
gündemde olmadığından, bu öğretiyi de alamamış oluyor. Bu hikâyedeki tabloyu
iyileştirmek adına ebeveynler şu yolları izleyebilir: Erken yatmak üzere uyku
saati konusunda net kural koyarak çocuğun bu alışkanlığı kazanmasını
sağlayabilir. Bunu yaparken oldukça sabırlı bir şekilde uykuya geçerken
çocuğuna hikâye okuyabilir. Gerekli uykusunu aldığı için sabah daha rahat ve
erken kalkabilen çocuk kendi giysilerini giyebilme konusunda zamana sahiptir ve
böylece bu beceriyi de kazanabilir. Ebeveyni de bu süreçte giyinebilmeyi
öğrenmesi yönünde sabırla destek olabilir. Çocuk ilk gün tişörtüne bir kolunu
sokabilir, beşinci gün iki kolunu birden sokabilir, onuncu gün tişörtünü
tamamen giymeyi öğrenebilir. Anne babanın bu süre zarfındaki sabrı, sakinliği
ve yapıcılığı çocuğun öğrenme sürecini hızlandırır ve kolaylaştırır. Sabırlı
anne baba, çocuğunun tişörtünü giymeyi, bir günde öğrenemeyeceğini, bunun adım
adım gerçekleşebileceğini bilendir. Sakince okulun yolunu tutabilen ebeveyn ve
çocuk ise güzelce vedalaşarak gün sonunda yeniden görüşmek üzere birbirlerinden
ayrılırlar. Bunlara ek olarak da çocuk bu süreçte sabrın adını koyamasa da
kavramın kendisini davranışlarına yerleştirmeye başlayacaktır. Özetle, bu
hikâyeye benzeyen onlarca anınıza önce uzaktan bir bakarak, neleri düzene
koyarsam bu kazanımı sağlayabilirim şeklinde tespit edip, alışkanlık oluşturma
sürecinde sabırla çocuğunuzu destekleyebilirsiniz. Her ne kadar kendimizi,
çocuklarımızın birçok şeyi bir an önce öğrenmelerini bekliyor olarak bulabilsek
de her öğreti için çocuk-yetişkin fark etmeksizin zamana ihtiyaç olduğunu ve bu
zamanı sabırlı bir şekilde beklememiz gerektiğini kendimize hatırlatmamız
yeterli olacaktır.

Ödül ceza odaklı
çocuk eğitimi de sabır kavramının öğrenilmesinde engel oluşturan
etkenlerdendir. Olumlu bir davranışın sonuna ödül koymak, sabrı öğretmez,
yalnızca ödüle ulaşabilmek için geçmesi gereken zaman kavramını öğretir. Ceza
da sabırsızlığın ve tahammülsüzlüğün sonucu olarak verilen bir karşılık
olduğundan, bu da sabrın öğrenilmesinde engel oluşturmaktadır.

Sosyal hayattaki
davranışlarımız da farkında olmadan sabır veya sabırsızlık kavramını çocuklara
öğretebilmektedir. Örneğin, çocuğunuzla bir bankada veya mağazada ödeme
sırasına girip sabırla sıranın size gelmesini beklemek doğal ve sözlü olmayan
bir sabır öğretisidir. Trafikte araç kullanırken kural ihlali yapmadan trafiğin
akmasını beklemek de farkında olmadan kazanılan bir sabır öğretisidir. Sıraya
önden girmeye çalışan biri olduğunda veya trafikte önünüze araç kural dışı
şekilde girmeye çalıştığında çocuğa yönelik vurgu yaparak değil de normal ve
doğal bir şekilde “Ne kadar yanlış bir davranış. Sırasını beklemesi gerekirdi”
şeklinde yapacağınız yorumlar da çocuklara sabrın ve beklemenin önemli bir
kavram olduğu mesajını verir.

Tüm öğrenme
süreçlerinde, çocuğun yerine yapmayıp onun yapmasını beklemek, sorunlarını
kendi çözmesi yönünde desteklemek, kural ve sınırlar konusunda ebeveyn olarak
ne kadar sabırlı bir şekilde net ve kararlı olduğunuzu göstermek, suçlayıcı ve
yargılayıcı bir şekilde konuşmak yerine daha yapıcı cümlelerle çocuğunuzu
yönlendirmek, yaşlarına uygun şekilde karar verebilecekleri konularda karar
vermelerini sağlamak gibi tutumlar çocuklara sabrı öğretmenin önemli
koşullarındandır.

Çocuk açısından
sabır kavramından söz edemeyeceğimiz tek dönem 0-2 yaş arası dönemdir. Anne
(veya bakıcı) ve çocuk arasında güvenli bağlanmanın yapılandırıldığı bu yaş
aralığında çocukların özellikle emzirme dönemlerinde istekleri olabildiğince
çabuk bir şekilde karşılanmalı ve çevreyi keşfetmeleri yönünde fırsat
verilmelidir. Çocukların ilkokul dönemiyle birlikte sabır duygularına temel
atılmış olmasını ve zamanla bu kavramı hayatlarına kazandırmaya başlamalarını
bekliyoruz. Asıl sabır kazanımını yetişkinlikte göstermeye başlayacaklardır.
Ebeveyn olarak ise çocuğun yaşı fark etmeksizin her döneminde ona sabırla
yaklaşmak çocuğun ruhsal gelişimi açısından önem arz eder. Özetle; “sonuç”
odaklı hareket etmek değil “süreç” odaklı olmak sabrı öğretir.

Esasen, sabır
göstermesi gereken kişiler çocuklar değil, bizleriz. Zaman zaman aileler yorgun
düşüp, sabırsız tutumlar sergileyebilse de bu gibi durumlar normaldir, çabucak
toparlanabilir. Önemli olan sabırsızlığı, aceleciliği ve tahammülsüzlüğü bir
hayat tarzı olarak sürdürmemektir.Psk  Banu Arslan  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.