Zemzem!

 

13 Ocak 2018 07:40
Zemzem!





  Zemzem suyunun hikâyesi Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail'in Mekke'yi
mesken tutmalarıyla başlar.* Hz. İsmail vefat ettikten sonra Mekke'nin idaresi
oğlu Nabit'e geçer. Bir süre sonra idareyi, Yemen'den göçüp yerleşen,
İsmailoğullarına dayılık yakınlığı bulunan Cürhüm kabilesi devralır. Uzun bir
müddet Kâbe'nin idaresini, hacıların yeme, içme, konaklama işlerini, şehrin
muhafaza görevini ellerinde bulunduran Cürhümiler artık zulmetmeye başlamıştı.
Birtakım haramları helal yaptılar. Mekke'ye gelen yabancılara haksızlık yapıp,
Kâbe'ye hediye edilenleri kendileri sahiplendiler. Bu durumu kabullenemeyen
Huzaa kabilesinin Gubşan kolu, Cürhümilerle savaştı ve onları Mekke'den sürdü.
Cürhümiler Mekke'den ayrılmadan Kâbe'nin içerisinde bulunan altından yapılmış
iki geyik başını ve Haceru'l-Esved'i zemzem kuyusuna gömüp üzerini kapattılar.
O zamanlar Mekke'de başka kuyular da vardı. Mekke halkı su ihtiyaçlarını bu
kuyulardan sağladıkları için bir süre sonra zemzemin yerini dahi unuttular.

Zemzemi
tekrar gün yüzüne çıkarma görevi Peygamber Efendimizin muhterem dedesi
Abdulmuttalib'e verildi. Bir gün Abdulmuttalib Kâbe'nin Hicr kısmında uyurken
rüyasında birinin ona gelip “Taybe'yi kaz” dediğini işitti. Daha sonraki
günlerde bu rüya silsilesi “Berre'yi kaz”, “ Madnûne'yi kaz” şeklinde devam
etti. Abdulmuttalib, ona bunların ne olduklarını sorduğunda ise rüyadaki kişi
hiçbir şey söylemiyordu. Son olarak rüyasında aynı kişi ona “ zemzemi kaz, sen
onu kazarsan pişman olmazsın. O hiç kesilmez, dibine erilmez, bütün hacıların
susuzluğunu giderecek sudur.” dedi ve ona kuyunun yerini de bildirdi.

Abdulmuttalib
bir süre bu rüyayı düşündü. Daha sonra eline kazmayı küreği aldı, bir de oğlu
Haris'i peşine taktı ki o zamanlar tek bir oğlu vardı. Kureyşlilerin
kurbanlarını kestikleri yere, İsaf ve Naile putlarının önüne geldi. Orayı
kazmaya hazırlandı. Onu gören Kureyşliler, kurbanlarımızı kestiğimiz bu
putların önünü neden kazıyorsun diye başına dikildiler. Abdulmuttalib; “Rabbim
bana bütün hacıları sulayacak şeyi kazıp çıkarmamı emretti. Ben muhakkak bu
kuyuyu kazarım ve beni ondan men edecek olanlarla da çarpışırım” ve oğlu
Haris'e de “sen arkamı koru, ben kazayım” dedi. Kureyşliler onun
vazgeçmeyeceğini anlayınca serbest bıraktılar.

Abdulmuttalib
kazdıklarını dışarı çıkarıyor, oğlu Haris de onları taşıyıp döküyordu. Üçüncü
günün ardından Abdulmuttalib, Hz. İsmail'in kuyuyu ördüğü duvar taşlarına
rastlayınca tekbir getirdi. Bunu duyan Kureyşliler hemen geldiler, “Ey Haris'in
babası bu kuyuda bizim de hakkımız var, bu babamız İsmail'in kuyusudur.”
dediler. Abdulmuttalib, “ben bunu yapamam, bu bana sizsiz tahsis olunmuş ve
aranızda ancak bana verilmiştir.” dedi. Kureyşliler onun tek bir oğlu olduğunu,
bu yüzden güçlü olmadığını, kendileriyle boy ölçüşemeyeceğini söyleyip onunla
tartıştılar. Abdulmuttalib “ siz demek beni azlık ve yalnızlıkla ayıplıyorsunuz.
Vallahi Allah bana on erkek çocuk verir ve onlar beni koruyacak yaşa erişirse
onların içinden birini Kâbe'nin yanında kurban edeceğim” dedi.

Sonra
bu işin çözümü için birini aralarında hakem tayin etmek istediler. Seçtikleri
hakem Şam taraflarında idi. Abdulmuttalib, Abd-i Menafoğulları'ndan birkaç
kişiyi de yanına aldı. Kureyşlilerden de her kabileden birkaç kişi katıldı.
Şam'a doğru yola çıktılar. Tehlikeli bir bölgeden geçerlerken Abdulmuttalib ve
yanındakilerin suyu bitti. Kureyşlilerden su isteseler de onlar vermeye
yanaşmadı. Oturup ölümü beklemeye başladılar. Abdulmuttalib kalktı ve “vallahi
yeryüzünde dolaşıp su aramamak, oturup ölümü beklemek acizlik ve zayıflıktır.
Kalkınız ve su arayınız belki Allah bize su lutfeder.” dedi. Abdulmuttalib kalkıp
hayvanına bindi ki deve ayağını kaldırır kaldırmaz oradan tatlı bir su
fışkırdı. Abdulmuttalib ve arkadaşları tekbir getirdiler. Kureyşlileri de su
içmeleri için çağırdılar. Kureyşliler gelip sudan içtiler kaplarını doldurdular
ve “ Ey Abdulmuttalib! Hüküm senin lehinde bizim aleyhimizde verildi. Sen
zemzem kuyusunun başına dön, artık hak iddia etmeyeceğiz” dediler. Döndükten
sonra bu sefer Abdulmuttalib'in kuyudan çıkardığı altın geyik heykeli ve
birtakım silahlar ve kılıçlar hakkında Kureyşliler hak iddia ettiler.
Abdulmuttalib kura çekti ve kuraya Kâbe'yi de dahil etti… Altın heykeller
Kâbe'ye çıktı onları Kâbe'nin kapısına astılar. Kılıçlar da Abdulmuttalib'e
çıktı. Kureyşliler yine umduklarını bulamadılar. Hacılar bu kutsal sudan içmeye
başlayınca diğer kuyulara pek itibar etmediler.

Kaynağına
bugün dahi ulaşılamayan ve yüzyıllardır tükenmeyen bu mucizevi suyun bir çok
derde deva olduğu rivayetlerle sabittir. Allah bu suyu daima koruması altına
almış ona zarar vermek isteyenler amaçlarına ulaşamamışlardır.

*Zemzem
suyunun ortaya çıkış hikâyesi için “Vahyin Beşiği Mekke” adlı yazımıza
bakabilirsiniz.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.