Ölçüsüzseniz Ölçü Sizsiniz

 

02 Mart 2018 13:26
Ölçüsüzseniz Ölçü Sizsiniz





  Gözlerimizi kapatıp bir bir düşünelim hayatımızdaki ölçüsüzlükleri...
Nedenlerini, hayatımıza etkilerini ve maneviyatımıza nasıl zarar
verdiklerini...

Hamdolsun kâinatı belli bir ölçüde yaratan Rabbimize... 


Gözlerimizi kapatıp bir bir düşünelim hayatımızdaki ölçüsüzlükleri...
Nedenlerini, hayatımıza etkilerini ve maneviyatımıza nasıl zarar
verdiklerini... 


Kulak ya da gözümüzü değil gönlümüzü verelim, Rabbimizin şu ayeti celiline.
Belki o zaman daha çok dokunur, kimi zaman taştan da sert olan yüreğimize. O ki
şöyle buyuruyor Kur’an-ı Mubin’de; 


"Göğü Allah yükseltti ve mizanı O koydu. Sakin mizanı bozmayın." (Rahman / 7-8) 


Nasıl ki İbrahim (AS) kendi cüz-i iradesiyle Rabbini bulmuşsa, biz de bu ayeti
kerimeye bakış açımızla iki sonuca ulaşabiliriz ki; ikisi de ahiret saadetimize
büyük bir mânidir. Bunlardan biri maddidir. 


Şöyle ki; malında yahut kendisine verilen işlerde dengeyi kuramayan kişidir. Bu
da onu dünyada mutsuz eder. Çünkü malına haram lokma dâhil olur ve bu da malın
bereketini yok eder. Kendi sorumluklarındaki ölçüsüzlüğü ise insanların ondan
uzaklaşmasına neden olur. Haliyle hem dünya hem ahiret mutsuzu olur ve bir
kazancı olmaz. Aksine sonuç hep hüsrandır. 


Tam da burada Said Nursi`nin şu veciz kıssasını zikretmek gerek: 


"Bir talebem iki buçuk okkaya yakın balı bana kabul ettirmek için ısrar
etti. Ne kadar kaidemi ileri sürdüm kanmadı. Mecburiyetle, yanımdaki üç
kardeşime yedirmek ve Şaban-ı Şerif ve Ramazan’da o baldan iktisat ile otuz,
kırk gün üç adam yesin ve getiren de sevap kazansın ve kendileri de tatlısız
kalmasın diyerek ‘alınız’ dedim. Bir okka bal da benim vardı. O üç arkadaşım,
gerçi müstakim ve iktisadı takdir edenlerdendi. Fakat her ne ise her biri
birbirine ikram etmek ve kendi nefsine tercih etmek olan bir cihette ulvi bir
haslet ile iktisadı unuttular. Üç gecede iki buçuk okka balı bitirdiler. Ben
gülerek ‘sizi otuz, kırk gün o bal ile tatlandıracaktım. Siz otuz günü üçe
indirdiniz. Afiyet olsun’ dedim. Fakat ben kendi bir okka bakımı iktisad ile
sarfettim. Bütün Şaban ve Ramazan, hem ben yedim hem de Allah`a hamdolsun iftar
saatinde bir kaşık o kardeşlerime de verip sevaba nail oldum." 


Bu mevzuu iyice düşünüp tefekkür edecek olursak Üstad`ın bu davranışı elbette
onun kârına olmuş ve sevabına vesile olmuştur. Aynı zamanda ölçüye
dikkatsizlik, insanı müsrif bir kişiliğe de sürükler. 


Oysa ne buyuruyor Rabbimiz? 


"Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri
sevmez." (Araf /31) 


Rabbimizin sevgisine ulaşmak, O`nun hoşnut olmadığı şeylerden uzaklaşmakla
orantılıdır. 


Ve şunu da unutmayalım ki; ölçüsüzlük bir o kadar da israfa gebedir. 


Bir de manevi boyutunu değerlendirelim. Manevî ölçüsüzlüklerimiz, kişinin
tabiatından olan her şeyin fazla yahut az olmasıdır ki; gülme, konuşma, sevgi,
merhamet ve fedakârlık gibi... Bu haslet fazlalığı kalbin maneviyatına ve
yönünü bulabilmesine en büyük ve bariz zararlardandır. Çünkü yaratılış gayemiz,
mutlak surette kalbin sahibine itaat ve ibadetten ibarettir. 


Aynı zamanda bunların fazla oluşu bizlere kötü hasletler ekliyorsa, bu da
yaratılış gayemize terstir ki; bunlar rabbe ulaşmada, doğru yolu bulmada
bizlere birer araçtır. 


Şöyle düşünelim; günde iki defa ilaç kullanması gereken bir hasta o ilacı üç ya
da üçten fazla kullanırsa bu onu etkiler ve bedenine zarar verir. Nedeni ise
kendisine verilen ölçüye uymamasıdır. Bu nedenden ötürü iyileşmesi gereken
yerde belki hastalığı daha da ziyadeleşir. Ve sebep yine kendisidir. İşte kalbi
hasletlerimiz de böyledir. İnsan maddi-manevi her davranışında vasat olmayı
elden bırakmamalı ki sıratı müstakimden şaşmasın. Ve imtihan olan bu hayat
yolunda yanlış yerlere sapmadan hedefe ulaşabilsin. Her şeyin fazlalığının
terkinde güzel hasletlerin mevcut olacağını Emir-ul Mümin’in şu sözüyle
anımsıyorum: 


"Fazla gülmeyi terk edene heybet verilir. Fazla konuşmayı
terk edene hikmet verilir. Fazla yemeyi terk edene ibadetin lezzeti verilir.
Mizahı terk edene zarafet verilir. Dünya sevgisini terk edene ahiret sevgisi
verilir." 


Bak nefsim gördün mü? Aslında önemsemediğin fazlalıkları atınca ne de
güzellikler eklendi, daima kendi elinle deldiğin heybene! 


Haydi, o zaman fazla olup ölçüye zarar veren her şeyden kurtulup huzuru rabbin
sınırlarında bulma vakti! Sen de biliyorsun ki dünya, ahiret saadetini
arzulayanlar için mutlu olunacak bir yer değil...   



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.