Ben Sende Sensizliği Sevdim

 

28 Nisan 2018 04:55
Ben Sende Sensizliği Sevdim





  Ben sende sensizliği sevdim ey dünya!
Hasretleri… Ayrılık acılarını… Bir de bekleyişleri sevdim.

Sana dair olan tüm fani bağlardan kaçışları, Baki olana doğru
koşmaları sevdim…

Kavuştuğum her hazzın ortasında ruhuma bir mızrak olup
saplanan, birden nereden geldiğini anlayamadığım acıyı sevdim…

Yüreğime saplandığında tüm hücrelerimi yakan… Yaktıkça, beni
hazzın yalancı serinliğinden kopartıp elimi kolumu bağlayarak uzaklara kaçıran…
Hiç direnmeden, mücadele etmeden hemencecik teslim olduğum, etkisi altında
kaldığım… Ruhumu ve bedenimi kolayca kaptırdığım… Beni mazlumların,
mustaz’afların, kimsesizlerin, Yusufların yanına götüren o acıyı!

Orada burada şaşkınca gezinen kalbimin ayaklarına, aşkın ve
muhabbetin prangalarını takan… Beni sevinçlerden, eğlencelerden kaçırıp aşkın
tutsağı yapan ve özüme, kendime ulaştıran acıyı sevdim!

Ben sende hasretleri sevdim ey dünya!

Muhacir ve Yusufların hasretlerini… Onlara duyulan nice
bekleyişleri bağrımda taşımayı… O hasretlere bir ana olup yavrusunu basar gibi
bağrıma basmayı… Besleyip büyütme uğuna mücadele vermeyi kutsal saydım!

O hasretleri ümmetin ve insanlığın kurtuluşu için atılan
tohumlar bilip; bir çiftçi gibi dallanıp budaklanacağı, meyve vereceği günleri
özlemle beklemeyi sevdim…

Karanlık geceler gibi ümmetin bağrına çöken fitne bulutlarını
dağıtıp hak ve adalet meyvelerini, insanlığın avuçlarına uzatacak Yusufların
hükümran olacağı günlerin hasretini çekmeyi sevdim…

Ben sende ayrılıkları sevdim ey dünya!

Her ayrılıkla yüreklere emanet edilen kardeşliği, davayı,
muhabbeti ve sadakati sevdim. Ayrıldıklarımla hatıralarda buluşmayı, hayallerde
kavuşmayı sevdim.

Ben sende kederden bir ev yaptım kendime ey dünya!

Benden başkasına kapılarını kapattığım, fani sevgilerin
hiçbirinin uğrayamadığı bir ev!

Hüzün ve muhabbeti bir şerbet yapıp içtiğim… Ümit ve korku
kanatlarını taktığım bir ev!

Bir köşesinde günahlarımı, pişmanlıklarımı itiraf ettiğim…
Fıtrat göğümün en temiz bulutlarından tevbelerimi yağdırdığım… Diğer köşesinde
aşk ve muhabbete erdiğim bir ev.

Gözümü hep o hüzün evimdeki kafese diktim!

İstedim ki; insan olmakla verilen kabiliyet, yetenek,
hissiyat ve sezgilerimle yolunu bulmuş fikir coşkunluğum hapsedildiği o
kafesten azad olsun…

İstedim ki; her defasında köşeye kıstırılmış, hapsedilmiş,
hırpalanmaktan yorgun düşmüş… Engin ufuklarda uçmayı beklemekten tüm umutlarını
yitirmiş… Uzatılan her anahtarla yüreğinde umut tohumları filizlenmeye
durduğunda; oradan alınıp yeni bir kafese atıldığını görünce, boğazına kederden
dikenler takılmış fikir kuşum özgür olsun!

Uzatılan her anahtar, yeni bir kafesin koynuna atmasın onu!
Ve karanlıklarda bekleyişin sabahı olsun…

İstedim ki; yorulan gönlü dinlendiren, emniyet ve huzur veren
güvenin anahtarı olsun…  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.